İNSANLARI SEVEMEYECEĞİMİ ANLAYINCA UZAKLARA GİTMEDİM
Yazan:Candan ARAZ
+ İnsanın sevildiği falan yok. Sadece kusurlarına alışılıyor o kadar.
-İnsanın sevilmesi için sevmeyi öğrenmesi gerek. Kitap okumayı, göğe bakmayı seven insan güzel sever Patrick.
+Ne yani? Yaşadığı yerin havası kirli olanlar sevemez, sevilemez mi Sado Ağabey?
-Ah hayır. Göğe baktığında havanın kirliliğini değil, herkesten farklı olan gri bulutları, siyah gökyüzünü fark eden insanlar güzel sever mesela.
+Desene gülümseyip geçmekten başka yapacak bir şeyimiz yok Sadocuğum Ağabeyim. Ya sıfırdan başlayacaksa?
-Mutlaka aşık olmalı Patrick. Ama o herkesin zannettiği aşklardan değil. Mesela kuru fasulyeye, gezide aldığı kaleme, oynadığı tavlaya, izlediği kar küresine, yattığı yastığa aşık olmalı.
+Kar küresi demişken ne güzel şeyler değil mi onlar? Altı yaz, üstü kış. Biliyor musun Sadocuğum Ağabeyim, bana hiç kar küresi, müzik kutusu alan olmadı. Ya sana?
-Bazı şeyleri ikinizin yerine de yapmalı insan. Bana müzik kutumu, kar küremi, atlıkarınca maketimi o almadı. Onun yerine ben kendime aldım. Ben onun yerine de sinemaya gittim. Onun yerine de martılara simit attım, onun yerine de Haliç’te teleferiğe bindim. Bazı şeyleri ikinizin yerine de yapmalı insan.
+Bizim yolun sonu karanlık, buradan çıkmak zor…
-Alice’ nin dünyasında kahramanlar bir konunun içinden çıkamayınca hemen başka bir konuya geçerler. Biz de öyle yapalım.
+Yapalım. Biz de öyle yapalım. Neyi konuşalım?
-Aslında ilk yalanı söyledikten sonra bir daha konuşmamalı insan.
+Sadocuğum Ağabeyim, benim biraz canım sıkkın bu işlere. Gel havamız değişsin. İnsanları mesela, evet insanların umutlarını konuşalım biraz da.
-Ah Patrick, insanların umutları olmalı, ümitleri olmalı. Ama boş bir peynir gemisiyle yürüyen umutlar değil. Bir insan sondaj yapılmayı bekleyen su kuyusu gibidir. Başkası onu keşfetmediği sürece o kendini keşfetmeye çalışmaz.
+Nasıl yani Sado Ağabey? Bir insan kendini tanıyamaz mı?
-İnsan kendini tanıdığını zanneder Patrick. Gel gelelim köklü hayal gücü onun ileride bir yazar, çizdiği ev tasarımları bir mühendis, yaptığı ağız maketleri bir diş teknisyeni olmasının ilk basamaklarıdır. İnsanların fark ettiği bu yönleri bile bir umuttur. Gelecek yıllarına uzanan..
+Boşuna dememişler “Ne doğrarsan aşına o çıkar kaşığına” diye.
-Haklısın Patrick, boşuna dememişler. Ve bir ağabey tavsiyesi; umutlarını yıkma ve yıktırtma. Umutlar kalp gibidir, güven gibidir… Yıkılıp kırıldığı zaman zor yapışırlar birbirlerine. Güzel insanlar ne güzel sözler söylemişler; “Umut domino taşları gibidir, biri düşünce diğerleri onu takip eder.”
+Başka güzel bir insan da demiş ki; “Fakat artık ümit yetmiyor bana. Ben artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyorum.” Ben artık umut etmek değil, hayal kurmak, hayal kurmak değil gerçekleştirmek istiyorum Sado Ağabey.
-Hayat bu Patrick. İmkansız da olabilir, yarınlara saklanmış da. Herkes gibi senin ve benim de hayallerim olmalı.
+Benim en büyük hayallerimden ikisini paylaşayım Sado Ağabey; çok büyük bir beton şirketim olmasını isterim mesela. Yönetici koltuğunda benim oturduğum. Sonra bir şarkı çıkartmak isterim ama evrensel olan. Şu meşhur insanların yaptıkları gibi. Çok insan dinlemesin benim şarkımı ama kaliteli insanlar dinlesin. Mesela yolda yürürken yanımdan geçen bir arabada benim şarkım çalsın. Sadece bir kere çalsın o yeter. Peki ya senin rüyalerını neler süslüyor? Benimki gibi saçma şeyler değil herhalde.
-Kimsenin hayalleri saçma değildir Patrick. Böyle şeyler düşünme. Ben hayatım boyunca şunu istedim, istiyorum, isteyeceğim Patrick. Artık birileri beni fark etsin, görsün. Sesimi duysun… birileri artık beni sevsin. İşte insanları sevemeyeceğimi anlayınca uzaklara gitmedim. İnsanların beni sevemeyeceğini anlayınca galaksimi değiştirdim.
+Gitmeseydin de olurdu Sado Ağabey. Seviliyorsun, hem de en derinden. Bir gün kulakların çınlar; gözlerin uzaklara dalarsa bilki bir yerlerde özlenmişsindir.
-Velhasıl kelam Patrick. Keşke çocukluğumuza dönsek. “Bir tek düştüğümüzde acısa içimiz, çok koştuğumuz zaman çarpsa kalbimiz.
+ “Ne güzel söylemiş canına kurban olduğum ‘Cahildim dünyanın rengine kandım’ diye. Kanıyoruz işte.” Kanıyoruz işte Sado Ağabey. Kanıyoruz.
#