Mustafa Hamdullah ERGİN
Hasbihal
EKMEK BAYATLADI DİYE ATMAYIN
40 deve yükü gülyağı ile diyar diyar gezer. Lakin bir veya iki deve yükü almak isteyen çıkar tamamını alıp ne yapacağız derler. Çocuk babasının tembihini unutmayarak gezmeğe devam eder. Bir diyara gelir adamın biri bütün gülyağlarını alacağını başka kimseye satmamasını söyler. Gülyağlarını satın alır.
Sebebini sorduğunda ise adam şu cevabı verir; “Bir Cami inşa ettirip bunun harcına su yerine gülyağı kattıracağımı söz vermiştim, onun için bu gülyağlarının tamamını senden satın aldım.”diye cevap verir.
Çocuk gülyağlarının tamamını boşaltır ve döner. Babasına parayı teslim eder.
Aradan yıllar geçer. Gülyağlarını satan çocuğun babasının yolu o diyara düşer ve harcına su yerine gülyağı katarak cami inşa ettiren adamı ziyaret etmek ister. Sorduğunda ise o beldenin hamamında kesecilik yaparak ekmek parası kazandığını kendisine söylerler.
Beldenin hamamına giderek adamı ziyaret eder ve sorar; “40 deve yükü gülyağı alarak cami inşaatının harcına su diye kattıracak kadar zengin iken bu hale nasıl düştün.”
Adam cevap verir; “Bir gün yolda gider iken yerde bir parça ekmek gördüm. O ekmek parçasını elimle alıp kenara bırakmam gerekirken, ayağım ile kenara ittim. Şimdi o ayağım ile kenara ittiğim ekmek parçası kadar bir ekmeğe burada çalışıyorum.”diye cevap verir.
Çanakkale’ye gidenler veya okuyanlar bilirler; o gün ki şartlarda harp esnasında kendilerine bugün öğle yemeği olarak şekersiz üzüm hoşafı veriliyor yanında ekmek yok. Yarın öğle yemeği olarak yine şekersiz üzüm hoşafı veriliyor yine yanında ekmek olmadığı gibi akşam yemeği ve sabah çorbası veya kahvaltısı yok.
Bir diğer hatıratım ise rahmetli babam anlatmıştı. Rahmetli Dedem(Büyükbabam) için günlük olarak bir avuç mısır verilir imiş şehit maaşı olarak.
Kapıda bulunan dut ağacının yapraklarını budayıp kazana koyar üzerine de verilen bir avuç mısırı katarak yemek olarak pişirirler imiş. Bulabilirler ise bir miktar tuz katarlarmış içine.
Yağ, biber, salça yok. Bu karışımı yemek diye oturup yerdik diye anlatırdı. Bizler bugünleri onlara borçluyuz. ALLAHÜ TEÂLÂ Hazretlerine ne kadar hamdüsena ve ne kadar şükür etsek yinede azdır.
Şimdi gelelim bugüne bayatladı diye ekmeği atana, tabağında yemek artığı bırakana, İki gün üst üste aynı yemeği yedim diye eşine bağıran erkeğe, annesinin hazırladığı kahvaltılığı beğenmeyip çöpe atıp okul kantinine dadanan öğrenciye, evine bütün gün çalışıp çabalayıp getirdiği erzağa bakıp burun kıvıran ev hanımına, önüne konulan yemeği bağırıp, çağırıp zorla yiyen evlada, lüks lokantalarda tabağındaki 150 gr. ete dünyanın parasını ödeyenlere, şu anki haline şükretmeyip isyan edenlere, her zaman daha fazla yok mu diyenlere, insan gibi insan olmayı unutan fertlere, yukarıda anlattıklarım, bir ders, bir nasihat, bir ibret olsun...!
Sağlıcakla ve esenlikle kalın.
Mustafa Hamdullah ERGİN
mh_ergin@hotmailk.com
hamdullahergin@gmail.com
OFİS TEL: 0 264 517 52 90
GSM “ : 0 542 250 44 90
“ “ : 0 534 404 77 55
#