BİRAZ NOSTALJİ YAPALIM?
Soba borusunda bulunan çamaşır kurutma tellerine asılı olan okul önlüğünün kurumasını bekleyen çocuğu bilirmisiniz? Sobaya takılmış kurutma tellerini bilirmisiniz? Soba borusuna takılmış teller üzerinde önlükleri çorapları hiç kuruttunuz mu?
Kış günlerinde kapıdan içeriye girdiğiniz zaman yıkanmış çocuk bezlerinin çıkardığı asitli kokuyu ciğerlerinize hiç çektiğiniz oldu mu?
Kış günlerinde sabahları erkenden bazen üşümekten yataktan çıkmayı istemeyip, soba kokusunu sevip, kaynayan çaydanlığın sesine kulak verdiniz mi?
Çaydanlıktan gelen ıhlamurun kokusunu, soba üstündeki kestane, mandalina ve elma kabuklarının kokusunu tanıyıp o kokuyu sevdiniz mi? Kapınızın önündeki bahçe de karda oynadıktan sonra sobanızın üstüne ellerinizi tutarak ısıttınız mı?
Sobalı odadan öteki odaların soğukluğu nedeniyle çıkmak istemeyip, kömür kokusu, odun kokusu, yanan odunun çalı çırpı çıtırtısı, ateş gürlemesini hiç dinlediniz mi?
Yıllar geçtikten sonra büyüyüp kaloriferli veya kombili bir evde bile halen “Oturma Odası”nın kapısını rahatsız olup kapattınız mı?
İlerleyen yıllarda kestaneyi çok sevip ama çocukluğundan hatırladığı tadı bulamayan bir büyük insan oldunuz mu?
Yanan sobanızın üzerine kolonya dökerek alev denemesi yaptınız mı? Sönmüş fakat hala sıcak olan kuzine sobaya odun doldurup gaz yağı dökerek ateşlediniz mi? Kızgın fakat sönmüş olan sobaya dökülen gazın genleşerek kibriti çakınca parlayıp kaş ve kirpikleriniz hiç yandı mı?
Elbiselerinizi kurutulurken bir köşesi yandı mı?
Büyük insan olduğunuz da bile yorgan kullanmadan uyuyamama gibi bir alışkanlığınız var mı? Hangi mevsim olursa olsun açık kapıları kapama hastalığına sahip misiniz?
Elinizdeki pastel boya, kopya kalemi veya naylonu sobanın arka tarafına değdirip boyanın erimek suretiyle soyut sanat eserlerine dönüşmesini izleyip, koku fark edilince size müdahale edilene kadar bunu değişik renklerle yapmaya devam ettiniz mi?
Nohutun leblebiye dönüşünü soba üstünde gördünüz mü?
Yün çoraplarınızı sobaya dayayarak ayaklarınızı ısıp, kuruttunuz mu?
Akşam olunca ateşin kırmızı ve sarı renklerinin dansını evinizin tavan ve duvarlarında seyrettiniz mi?
Elinin, kolunun veya vücudunun herhangi bir yerinde muhtemelen nasıl olduğunu hatırlayamadığınız yanık izleri oldu mu?
Evinizdeki sobanın arkasına pısıp dakikalarca ısınıp sonra koşarak aynaya bakıp ve kıpkırmızı yanaklarınızı görünce kendinizi yakışıklı görüp bundan haz duydunuz mu?
Anneniz evde yokken soba sönmesin diye sobaya odun taşımayı kendinize görev bildiniz mi?
Gece lambanızın ışığı yerine sobanızın alevlerine bakarak uyudunuz mu?
Sobanız tütünce veya birden harlayınca tırstınız mı?
Sobanın üstüne mantar koyup tuzlayıp sonra afiyetle yediniz mi?
Soba olan odada galvaniz leğen içinde hiç banyo yaptınız mı?
Sobanızın verdiği sıcaklığı, ne kaloriferle ne de doğalgazla ısınan evde bulabildiniz mi?
Önlük, yakalık, kumaş mendil vesaire ufak tefek malzemenizi soba borusuna yapıştırarak ütülediniz mi?
Soba yanan odada radyo dinleyip, sevdiğiniz insanlarla vakit geçirdiniz mi?
Eller öpülesi annenizin kendi elleri ile ördüğü kazak, süeter veya yeleği sıcak zamanlarda bile giydiniz mi?
Özelliklede ölüm derecesinde hiç hasta oldunuz mu?
Mustafa Hamdullah ERGİN
mh_ergin@hotmail.com
hamdullahergin@gmail.com
Ofis tel: 0 264 517 52 90
GSM " : 0 534 404 77 55
" " : 0 542 250 44 90