Yunanistan’da Neler Oluyor?
Yunanistan’da 2008 yılının son aylarında başlayan ve farklı boyutlarda devam eden protestolar ne anlama geliyor? Bu protestolar sadece Yunanistan’ın iç işleriyle mi ilgili? Gelişen olayları gözden geçirerek yorumlamaya çalışacağız.
Olayları özetlersek; Ekonomik Krizi protesto etmek ve 1967-1974 yılları arasında yöneten "albaylar cuntasına" karşı 35 yıl önce gerçekleştirilen 17 Kasım öğrenci ayaklanmasının yıldönümünü kutlamak için başlayan eylemler 2008 yılı son aylarını Yunanistan için kabusa çevirmeye yetti. Bu gösterilerde 16 yaşındaki bir gencin polis tarafından öldürülmesi ise olayların daha da artmasına sebep oldu. Göstericilerin yaptığı çeşitli eylemler Devlet televizyonu ERT’nin işgal edilmesi yanında Yunan Meclis’ini işgal etmeye kadar dayandı. Yapılan gösterilerde hem Hükümet istifa etmeye çağrıldı.Hem de tutuklanan arkadaşlarının serbest bırakılması istendi.Protestolar esnasında Polisle eylemciler arasında çok şiddetli çatışmalar yaşandı.Hatta Uluslararası Af Örgütü Yunan Hükümetini orantısız güç kullanmama konusunda bile uyarmış oldu.Bu çatışmalar sırasında durumdan faydalanan soyguncular sadece Atina’da 10 bankayı da soyarak Yunan Hükümeti’ni çok zorda bırakmış oldu.Bu arada İçişleri Bakanı istifa etti.Ancak Başbakan Karamanlis istifayı kabul etmedi.Durumdan vazife çıkarak muhalefetteki Sosyalist PASOK Partisi başkanı Papandreu Hükümetin istifasını istedi.
Kaos bu olaylarla da durmadı. Genel grev kararı alan sendikaların yaptığı eylemler sonucu Sağlık,Ulaşım gibi hizmetler büyük çaplı etkilendi.Sendikaları son olarak Çiftçilerin yaptığı eylemler izledi.Anayolları ve Sınır kapılarına giden yolları traktörlerle kapatan çiftçiler hükümeti yanlış tarım politikalarını ve ekonomik krizdeki etkisizliğini öne sürerek protestolarda bulundu.Son olarak Ülkenin en zengin işadamı olarak bilinen Periklis Panagakulos kimliği bilinmeyen şahıslar tarafından kaçırıldı.Yapılan arama çalışmaları ise hala sonuçsuz.Özetle Yunanistan’da son dönemlerde İktidar çok zor günlerden geçiyor.
Tüm bu olaylar ilk etapta “başarısız bir hükümetin protesto edilmesi” olarak görülebilir. Ama Köşemizde olaylara “Ters Açı”dan baktığımız için farklı bir pencereden bakarsak yaşanan olayların aslında daha büyük bir olayın habercisi olduğu görülecektir.
19.yüzyıldan itibaren Enerji kaynaklarının elde edilmesi ve bunların güvenli hale getirilmesi emperyal devletlerin en önemli amaçlarından biri olmuştur. Günümüzde de enerji kaynaklarının hayati derecede önemli olması sonucu enerji mücadelesi devam etmekte.Son olarak Ukrayna-Rusya arasında yaşanan Doğalgaz Krizi sonucu enerji kaynakları ve bunun iletiminin önemi bir kez daha ortaya çıkmış oldu.Rusya’nın gazı azaltması ve Ukrayna’nın kendi ihtiyacı için Avrupa’ya giden gazı tümüyle kesmesi sonucu stokları olmayan Doğu Avrupa ülkeleri soğuk tehlikesiyle karşı karşıya kalmış oldu.Bu kriz çok önemli boyutta olmasa da Türkiye’yi de az ölçüde etkilemiş oldu.Geçen sene bu dönemlerde de hatırladığım kadarıyla Rusya-Ukrayna arası anlaşmazlık yaşanmış ve küçük boyutta bir doğalgaz krizi yaşanmıştı.
Yani Rusya bu olayı her kış yaşatarak geleneksel hale getirmiş oldu.Amacı da belli.Rusya bu tavrıyla” İsteklerimi yerine getirmezseniz,sonucuna katlanırsınız” tarzından aba altından sopa göstermiş oluyor. Bu mesajı da Avrupa paşa paşa almış oluyor.
AB artık yumuşak karnını net olarak biliyor.Doğalgaz hattının devamlılığı AB için hayati önemde.Bu yüzden Rusya-Ukrayna hattına mutlaka alternatif geliştirmek zorundalar.Alternatif hat ise Nabucco projesi olarak öne çıkmakta.AB, Orta Asya doğalgazını, Türkiye üzerinden taşıyacak bu projeye gelecek yıl başlamayı ve 3 yılda tamamlamayı amaçlıyor. Projenin toplam maliyeti 8 milyar Euro. Hat 6 ülkeden geçecek ve 3.300 kilometrelik uzunlukta olacak. Bu hattan Avrupa'ya yıllık 25 ila 32 milyar metreküp gaz akışı sağlanacak. Boru hattının yaklaşık 2 bin kilometresi de Ülkemiz topraklarından geçecek. Bu proje gerçekleşirse Avrupa ve ABD bloğu rahat bir nefes alacak. Rusya’nın ise bu projeden rahatsız olmaması imkansız. Kritik durum işte bu noktada başlıyor.Rusya öncelikle bu projenin kaynaklarından biri olması düşünülen Azerbaycan’ın aklını çelmeye çalışıyor.Şuan itibariyle Azerbaycan nötr davranış sergiliyor. Nabucco projesi’nin en önemli geçiş bölgesi ise Türkiye ve Yunanistan.
Sanırım son yıllarda Türkiye’de yaşanan karışıklıklar ve Yunanistan’da yaşananlar arasındaki benzerlikler dikkatinizi çekmiştir. Rusya bu projeyi destekleyen hükümetleri iktidardan uzaklaştırmak için her yolu denemekte.Bu ülkelerde yaşanan karışıklıklar sonucu hem Avrupa’nın bu projeye güveni sarsılacak hem de başarılırsa projeye destek vermeyen hükümetler iktidara getirilmiş olacak. Şimdi Ülkemizde yaşanan olayları da daha iyi tahlil etmiş olduk değil mi?
Selamlar
#