Filistinde Neler Olacakmış Bakın!
1) Bush: Filistin devlet olacak. İsrail'in 60'ıncı kuruluş yıldönümü için bu ülkeye 3 günlük bir ziyarette bulunan ABD başkanı George W. Bush Masada çöl bölgesindeki tarihi siteyi İsrail Başbakanı Ehud Olmert'le gezdi. İsrail Parlamentosu'nda yaptığı konuşmada ise "120'nci kuruluş yıldönümünüzde Filistinlilerin de kendine ait bir devleti olacak. Hamas, El Kaide ve Hizbullah yenilgiye uğrayacak. İsrail komşularıyla sıkı dost olacak. Ortadoğuya barış gelecek" dedi.
Yahu dostlar, içim bir açıldı, bir ferahladım ki sormayın. Hayır, sevineceğim sevinmesine de yine de içimde bir kuşku var. Acaba bu süper müjdeli haberi veren teksaslı kovboy; Süpermen mi, spiderman mı, batman mı, yoksam iron men midir, hangi sıfatla ve de nasıl bir kafayla böyle söylüyor bilemiyorum?
"Gençlik yıllarında alkol problemi yaşayan ABD başkanı George W. Bush'un yeniden alkol almaya başladığı iddia edildi." Eğer ayıksa ve aklı da başındaysa güpegündüz, hiç gereği yokken nerden çıktı bu bol keseden Filistin insanına devlet bahşetmek? Bu bonkörlük, bu âlicenaplık nerden icap etti? Pis kokular geliyor burnuma, ABD'nin işgal ettiği diğer yerlerden geldiği gibi. Ama ne bileyim çok mu karamsarım ve de kötümserim. Sakın Bush olsun, Olmert olsun ve de onların işbirlikçi dostları olsun, Filistinlilerin iyiliğini isteyip geleceklerini düşünüyor olmasın?
"Bu dünyanın yaşanacak nesi var, üç günlük dünya işte, yaşayacaksın da ne olacak, bir şeylerin oldukça hep daha fazlasını isteyeceksin, bunun sonu yok, iyisi mi yol yakınken dönün Rabbinize, daha evladır" deyip kadını, erkeği, doğmamış ya da doğmuş kundaktaki bebeği kurşunlarla ve dahi füzelerle bir evi, hatta bir apartmanı tümden vurup -önceki katliamları bir kenara bırakacak olursak- 60 yıldır yani İsrail kuruldu kurulalı yardımseverliklerini sergilemiyorlar mı!? Özgür ve de laik-demokratik-kapitalist dünya da ellerine almış cipslerini, patlamış mısırlarını ve de biralarını, koltuklarına rahatça gömülmüş biçimde seyretmiyorlar mı bu olan biteni?
İsrail hapishanelerinde onyıllarca tutulan onbinlerce Filistinliden başka Gazze, Kudüs ve Batı Şeria'daki milyonlarca Filistinli açık hava hapishanesine (Nazilerin Yahudi toplama kampları değil elbette) döndürülen topraklarında 1967'den beri en zor şartlarda yaşamaya çalışıyorlarmış kime ne? Her an İsrail tanklarının, buldozerlerinin ve de insanlı-insansız uçaklarının menzilinde ölümle, sakat kalmakla, açlıkla, susuzlukla, ilaçsızlıkla, karanlıkla iç içe imişler kimin umurunda?
Ay ne kötü idi Hitler, Mussolini filan. Avrupa'nın göbeğinde mülteci -pardon toplama kampları kurup öldürmediler mi bu seçilmiş ve necip Yahudi kavmini. Aslına bakarsanız ne gamalı haç'ın sion yıldızından, ne Filistin mülteci kamplarının Yahudi toplama kamplarından, ne de Theodor Herlz ve dünden bugüne diğer bütün Siyonist İsrail yöneticilerinin Hitler, Mussolini ve adamlarından farkı yoktur. Ve yine aslına bakarsanız, ilginçtir hepsinin de mazereti var, mazurlar(!). Zira "Bencil diktatörler genlerinin esiri oluyor.
İsrailli bilim adamları neden bazı insanların diğerlerine göre daha acımasız olduklarını araştırdı. Buna göre, "AVPR–1" genini taşıyanlar, bencil ve zalim davrandıklarında büyük haz alıyorlar. Araştırmaya göre, "AVPR–1" adlı gen ile bencil ve acımasız davranışlar arasında bir bağ bulunuyor. Bir başka deyişle, "acımasızlık" insanların genlerinde saklı.
Demek ki neymiş bu Siyonistlerde de tıpkı Almanlarda olduğu gibi "AVPR–1" geni mebzul miktarda imiş(!). O yüzden genlerinin esiri olup bencil, zalim ve de acımasız olduklarından acayip haz alıyorlar olmalılar yaptıkları zulümlerden. Ve yine demek istiyorlar ki "Siz Alman'lar, İtalyan'lar, 1939'dan 1945'e kadar Avrupa'da bize reva görürseniz o zulümleri, biz de bunları yanınıza(!) bırakmayız, 1948'den 2008'e Arapları Filistin'de acı ve gözyaşına boğarız.
Onların kısılmış sesini kardeşleri bile duymazken, bizim sesimizi uluslar arası toplumun kuruluşları, liderleri, medyası ve Hollywood yedi düvele duyurur." "Hayat güzeldir, Schindler'in listesi, Piyanist, vb." filmlerinde bugün dahi o gün ölenlere ağıtlar yakılırken, Filistin'de ölenler kim ki onlara ağıt yakılsın, gözyaşı dökülsün? Onlar terörist, cani, eli kanlı fundamentalistler değil mi? Valla bu Bush büyük adam? Adam, kendini kendi Tanrısının -ki onun inandığı İLAH benim İLAH’ım olamaz kesinlikle- yeryüzündeki temsilcisi, oğlu ve belki de aynen kendisi gibi görüyor olsa gerek.
Diyeceksiniz ki "Davutoğlu"nun "Davud'un oğulları(!)na" yardım etmek için cehd etmesi gayet normaldir. Ben de valla "Stratejik derinlik" böyleyse, "stratejik yüzeysellik" nasıldır kim bilir derim? Bush ve Olmert böylesi dostlara sahip olduğu için ne kadar sevinseler azdır.
Artık onların şerefine Gazze, Kudüs ya da Batı Şeria'da bir mülteci kampında bir eve, bir arabaya ya da herhangi bir hedefe füze atabilir, tanklarla, buldozerlerle girip evlerini başlarına göçürebilir, bir miktar Filistinli terörist(!) avlayabilir? Filistinli birinin canı, kanı, malı ve de ırzının ne ehemmiyeti, ne kıymet-i harbiyesi olabilir ki? Vur bitsin, yak gitsin. Nasıl olsa bu dünyada ne yapsan yanına kar kalıyor, hesabı sorulmuyor, kimsecikler duymuyor.
ABD, Fransa, İsrail ve özgür dünyanın efendileri lütfedip de Filistin de devlet olduğunda, onun da başı göğe erecek diğer arap ve arap olmayan devletler gibi. Bütün olan biten unutulacak, tarihin tozlu sayfalarına gömülecek, Ortadoğu'ya barış gelecek(!). Amerikan barışı sayesinde kurt kuzuyla, Siyonist müslümanla(!) dost olacak. Filistinlilerin tek dostu Bush değil elbette, Sarkozy ne güne duruyor.
"Barış ancak bağımsız bir Filistin devletiyle sağlanabilir" diyor ve gerekçesini "bakla çıkarır gibi" dilinin altından çıkarıveriyor. "Filistinlilerin dostu olduğunu (breh breh, böyle dostları olanların herhalde düşmana ihtiyacı olmasa gerek) vurgulayan Fransa Cumhurbaşkanı Nikolas Sarkozy, Filistin devlet başkanı Mahmud Abbas ile yaptığı görüşmede, Filistinlilerin şiddetten uzak durmaları gerektiğini belirtip 'İsrail’in Güvenliği’ni (lütfen dikkat, sihirli kelime bu) modern, demokratik ve yaşayabilir bir Filistin devletinin kurulmasına bağlı olduğu yolundaki sözlerini yineledi."
Bir gün önce de, "Eşi Carla ve 450 kişilik dev bir heyetle İsrail’e giden Sarkozy, Yad Vashem soykırım müzesini ziyaretinde kippasını da taktı. İsrail Parlamentosunda konuşan Fransa lideri, İran'ın nükleer tehditine vurgu yaparak "İsrail’i yok etmeye çalışanlar bizi karşılarında bulacak. Sizi asla yalnız bırakmayacağız") diyen de aynı kişidir.
Kurulduğundan beri İsrail'i koruyup kollayan, özellikle bulunduğu bölgede tanınmasını, komşularıyla problemsizce(!) yaşamasını isteyenler şimdi Filistinlilere "bağımsız(!) ve yaşayabilir(!)" bir devlet bahşetme yarışındalar. Nasıl olsa gerek Filistin'de gerekse de Müslümanların yaşadıkları "bağımsız(!) devletlerde işbirliği yapabilecekleri yığınla dostları da mevcutken. Onların türlü türlü hesapları var ve çekinmeden de bunu açıkça dillendiriyorlar her fırsatta.
Elbette Allah'ın da bir hesabı var. Ve elbette hesabını Allah'la tutturmaya çalışanlar, yalnız O'na dayanıp güvenenler, çalışıp çabalayıp başlarına gelenlere sabredenler bütün bu oyunları bozabilirler. Yarın ne olacağını kim bilebilir Allah'tan gayri. Yüz yılı aşkındır Filistin'de nice zulümlere imza atanlara, gün gelecek "ne yer ne de gök ağlayacak" tıpkı tarihte helak edilen diğer topluluklar gibi. Yeter ki Filistin'deki ve dünyanın diğer yerlerindeki muvahhid mü'minler, dün Musa'nın (a.s) bugünse Muhammed'in (a.s) izinden peşi sıra gidip ayrılmasınlar, fırka fırka olmasınlar. Arz-ı mevud (vaat edilmiş arz-yeryüzü) Allah'ın tüm muvahhid kullarına yöneliktir dün olduğu gibi bugün de. Bu böyle biline.