KARABAĞ SORUNUNU ANLAMAYA ÇALIŞMAK
Karabağ’da son 24 saatte 16 askerin öldüğü çatışmayla Yukarı Karabağ sorunu tekrar Uluslararası gündeme taşınmış oldu.Peki Yukarı (Dağlık) Karabağ sorunu nedir?
Karabağ, Yüzölçümü 4.400 kilometrekare olan hava sıcaklığının, en soğuk dönemlerde bile eksi 10 dereceden aşağı inmemesi, suların bolluğu ve toprakların verimliliği dolayısıyla o bölgenin insan yerleşimine en müsait coğrafyasıdır denilebilir. Ayrıca Karabağ'da zengin uranyum madeni yataklarının, Ağdam ve Kelbecer şehirlerinde ise altın madeninin bulunduğu bilinmektedir.
Tarihçesine baktığımızda ise;1801'den sonra Rusların nüfuz alanına giren bölge, 1813'te Iran ile Rusya arasında imzalanan Gülistan Anlaşmasıyla tamamen Ruslara bırakıldı 1826'da Ruslara karşı bölgede başlayan ayaklanmayı fırsat bilen İran, harekete geçtiyse de yenilgiye uğradı. 1828 yılında İran ile Rusya arasında imzalanan Türkmençay Antlaşması ile Kuzey Azerbaycan ile birlikte Rusya'nın yönetimine geçti. Bu tarihte 200.000 civarında olan nüfusunun % 95'i Türk'tü. Rusya, işgal ettiği Azerbaycan'a ve özellikle Karabağ'a, dünyanın her tarafından getirttiği Ermeniler'i yerleştirdi. 1923'de Stalin, Karabağ'ın yukarı kısımlarına yeni bir Ermeni kafilesini daha yerleştirdi ve Azerbaycan'dan kopartarak özerk bölge hâline getirdi. Ruslar ve Ermeniler bu tarihten itibaren sözkonusu bölgenin adini, "Dağlık Karabağ" veya "Yukarı Karabağ" şeklinde kullanmaya başladılar. Çünkü Karabağ'ın bütününde Azerîler, Dağlık Karabağ'da Ermeniler çoğunluktaydı.
Ermeniler 1988'de, Dağlık Karabağ'daki nüfus yoğunluğunu gerekçe göstererek Karabağ'ın kendilerine bağlanması için harekete geçtiler. Sovyet Cumhuriyetleri Birliği (SSCB)'nin 1991 sonunda dağılması ile Ermenilerin Karabağ ile ilgili hareketleri, sınır çatışmalarına dönüştü. Ermenistan-Azerbaycan sınır çatışmaları, iki ülke arasında ciddî bir savaş durumuna geldi. Ermenistan, o dönemde Azerbaycan'da yaşanan siyasî iç karışıklıklardan ve ordusunun yeterli güce sahip silâhları olmamasından yararlanarak önce Karabağ'ın tamamını, sonra da Karabağ'ı Ermenistan'a bağlayan Azerbaycan topraklarını işgal etti. 25 ve 26.02.1992 tarihlerinde yaşanan Hocalı Katliamı ise Ermeni zülmünün ve işgalinin maalesef en dehşetli belgesi olmuştur.Ermenistan bununla da yetinmeyip bölgedeki Türk-İslam motifleri taşıyan tarihi ve kültürel tüm yapıları,arkeolojik kalıntıları yok etmiştir.Amaçları bu bölgedeki Türk-İslam medeniyetine ait hiçbir iz bırakmayarak uluslar arası kamuoyunda bölgenin kendilerine ait olduğunu ispatlamaktı.Bugün Musul ve Kerkük’te yapılmaya çalışan yıkıma benzer durum Karabağ’da da görülmüştür.
Yapılan savaşın sonuna doğru ise Uluslararası baskılar sonucunda 1994 yılında bölgede ateşkes sağlandı.Bu tarihten itibaren Azerbaycan ve Ermenistan arasında yapılan Minsk,Prag ve Paris görüşmeleri maalesef sonuçsuz kalmıştır.
Günümüzde, Azerbaycan topraklarının % 20'sine yakın bölümü, Ermenistan'ın işgali altında. Bu topraklarda yaşayan 800.000 Azeri evinden-köyünden kopartılmış, sürgün edilmiş mülteci konumundadır. Şuan Yukarı Karabağ topraklarında bir tek Azeri bile yaşamıyor.En büyük şehri olan Hankendi’de Fransız ve Amerikan Ermeni diasporasının sermayesiyle yaptırılmış binalar ve tesisler bulunmakta.Buradan bu işgalin kimler tarafından finanse edildiğini açıkça anlayabiliyoruz.Ermenistan hükümeti bahsetmiş olduğum lobilerden aldığı destekle işgalde ısrar etmekte.Ermenistan’nın amacının, Uranyum ve Altın madenleri açısından zengin olan bu bölgeyi, Kosova gibi tam bağımsızlık kazandırıp ardından ülke topraklarına bağlamak olduğu apaçık görünmektedir.
Peki Türkiye bu zulme ve hukuksuzluğa karşı ne yapabilir?
Türkiye öncelikli olarak sert bir biçimde Ermenistan’ı kınamalı ve dolaylı olarak Ermenistan’ın ticari ulaşımını engelleyebileceğini ima etmelidir. Karabağ’da bile marketlerde Türk ürünlerinin bolca olduğunu göz önüne alırsak ticari giriş çıkışları dolaylı olarak da olsa engellemek önemli bir koz olacaktır. Hatta seçimlerin ardından büyük karışıklıklar içinde olan Ermenistan muhalefetini gayri resmi yollardan desteklemeli ve yanına çekmelidir. İstendiği anda Ermenistan’ı kaosa sürükleyebileceğimizi göstermemiz etkili olacaktır düşüncesindeyim. Ayrıca Kuzey Irak'tan kaçan bazı PKK teröristlerinin Karabağ’da bulunmasını ileri sürerek Ermenistan Hükümeti’ne bu teröristleri bölgeye almaması hakkında sert bir açıklama yapılabilinir.
Bu konuya paralel olarak Azerbaycan'da yayımlanan Yeni Musavat gazetesi, bir süredir basında yer alan Kuzey Irak'tan kaçan terör örgütü PKK üyelerinin Dağlık Karabağ'da konuşlandığı haberlerine atıfta bulunmuş,” Azerbaycan'ın Türkiye'nin de desteğiyle büyük bir operasyona başlayabileceğini” öne sürmüştü.
Umarım bu haber doğrudur.Bu operasyon gerçekleşir ve başarılı olunursa Ermeni Hükümetine ayrıca bir gözdağı verilmiş olacak ve Türkiye’nin bölgesinde etkin bir aktör olduğu gösterilmiş olacaktır.
Bölgemiz her yönden çok önemli olaylara gebe görünüyor.İnşallah Türkiye için hayırlı sonuçlar gelişir.
Görüşmek üzere.
Selamlar.