Geri

En çok Okunup En az anlaşιlan…

Ya açar Nazm-ι Celilin, bakarιz yaprağιna;
Yahud üfler geçeriz bir ölünün toprağιna.
İnmemiştir hele Kuràn, bunu hakkιyla bilin,
Ne mezarlιkta okunmak, ne de fal bakmak için!
Ömer ERDEM Ömer ERDEM

Kullandιğιmιz başlιkta elbette ki bir bilmece sorma niyetinde değiliz. Zira dünyamιzdaki müslüman nüfus ve bu nüfusun kitabι olan Kuràn-ι Kerime hassasiyetleri bilinmektedir. Dolayιsιyla yeryüzünde bu kitaptan daha çok okunan bir başka kitap olduğu düşünülemez. Dünyanιn en ünlü yazarlarιnιn “best seller” kitaplarιnιn bile milyonlarla ifade edildiği bir vasatta bu kitap ile yarιşιlamιyacağι çok açιktιr. Müslümanlarιn kutsal kitabιnιn en çok okunan kitap olduğu çok açιk. Ancak anlaşιlma konusuna gelince iş orada değişiyor. Bizim naçiz kanaatimize göre de Kuràn ençok okunan kitaptιr, fakat okunduğunun milyonda biri kadar ancak anlanan bir kitaptιr. Peki bu kadar çok okunan bir kitap neden bu kadar az anlaşιlιr. Zor yahut analşιlmaz bir kitap olduğu için mi? Elbette ki hayιr. Zira insanιn da vahyinde sahibi olan Allah bu kutsal mesajιn muhtelif yerlerinde onun ayan beyan ve apaçιk bir kitap olduğunu, onu anlaşιlsιn diye Arapça indirdiğini buyurmaktadιr. Peki Kuràn Allahιn analşιlabilir olduğunu beyan etmesine ve en çok okunan kitap olmasιna rağmen neden bu kadar az anlaşιlιr. Tabi Kuràn mesajιnιn en az anlaşιllan bir kitap olduğu tezine itiraz olmayacağι kanaatinden hareket etmekteyiz. Bu konuda vaki bir itirazι küçük bir ihtimal dahilinde bile olsa dikkate alarak bu itirazιn sahiplerine dünyamιzdaki müslümanlarιn genel ahvaline bir göz gezdirdikten sonra sakin bir şekilde Kuràn okumalarιnι tavsiye ederiz. Zira Kuràn okunduğunun binde biri kadar bile anlaşιlmιş olsaydι dünyamιz bugünkü sefil durumda olmaz, olamazdι. Peki mesele nedir o halde?
Evet bu kitabιn çok okunduğu doğru ama doğru okunup okunmadιğι tartιşιlmalιdιr. Zira bugün müslümanlar ismi de okumak ile ilgili terimden türetilen adι taşιyan „Kuràn“ yerine „Mushafι“ okuyorlar. Mushaf okumakla Kuràn okumak elbette ki aynι şeyler değildir. Zaten müslümanlarιn en temel sapmasι da buradadιr. Mushafι açιp okuyan müslümanlarιn hemen tamamιna yakιnι Kuràn okuduklarιnι sanιyorlar, böyle tasavvur ediyorlar. Tasavvur eylemlerin ana rahmi olduğu için tasavvur da meydana gelen milimetrelik bir sapma eylem aşamasιnda kilometrelere bile tekabül edebilir. Yamuk bir tasavvurdan doğru bir eylem sadιr olmaz. Önce tasavvurlarιmιzι düzeltmek zorundayιz. Meselâ bizim dilimizde „teberrüken“ okuma diye bir kavram yerleşmiştir. Teberrüken okuma sevap olsun diye „anlamadan okuma“ demektir. Sιradan bir insan bile ağzιnι açιnca anlaşιlmak ister. Normal bir insan bile anlaşιlmadιğι yahut yanlιş anlaşιldιğι zaman bir dünya şekvacι olsun da insan için kitabι bir „hayat kιlavuzu“ olarak göndermiş olan Allah şikayetçi olmasιn mι?

Sadece bunlar da değil yine bizim dilimizde „yüzüne okuma“ yahut „yüzünden okuma“ gibi anlamayι arkaikleştiren kavramlar ve hatta eylemler vardιr. Dolayιsιyla kabul etmeliyiz ki, okunmakta olan Kuràn değil mushaftιr. Mushaf elbette ki yüzüne de okunabilir, teberrüken de okunabilir ancak Kuràn sadece ve sadece anlamak ve hayata tatbik etmek için okunur. Hayatιnι ümmetin ιstιrabιna adamιş büyük Kuràn şâiri Mehmet Akif bir asιr öncesinden adιnι koymadan bu sakat anlayιşι yerden yere vurmuştu. Yaprağιna bakιlan, bir ölünün toprağιna üflenen, mezarlιkta okunan ve fal bakιlan elbette ki Kuràn olamaz. Bunlarιn hepsi mushafa yapιlan zulümlerdir. Zira mushaf nesneleştirilmiş ve ona nesne muamelesi reva görülmüştür. Nesneleştirerek okumak anlamayι baştan sakatlamak demektir.

Günümüz müslümanlarιnιn Kuràn karşιsιndaki tavιrlarιnι ele alacak olursak :
Bir kιsιm müslümanlar baştan peşinen onu kendilerinin anlayamayacaklarιnι onu anlamak için işte bilmem kaç tane ilmi bilmek gerektiğini dolayιsιyla onu hocalarιndan yahut şeyhlerinden ancak öğrenebileceklerini ileri sürmektedirler ki bu pek tabii biraz ortaçağ Hιritiyanlιğι ve „papaz hegemonyasιnι“ andιrmaktadιr. Bu algιnιn tezgahtaki mallarι azalmasιn diye birileri tarafιndan bile isteye dikte ettirilmeye çalιşιldιğι da çok açιktιr.
Kuràn ayetlerini en masumu „nazar“ olan bir takιm kurgulamalardan yola çιkarak tιp ilmini kuşatacak tarzda bir „tedavi yöntemi“ haline getirip bunun üzerinden rant devşirenler. Kuràn kesinlikle iman edenler için bir rahmet ve şifa kaynağιdιr ancak siz bunu ayetleri poşetlere sarιp saf ve masum insanlarιmιza bimem nerelerde saklattιrιrsanιz işte bu tam da Allahιn gazabιnι çekecek bir yamuk eylem olur.
Kurànι mezarlιklarda okuyanlara gelince daha önce söylediğimiz gibi aslιnda bunlar ve benzeri anlayιşlar Kuràn değil mushaf okuyorlar. Zira klasik hocalarιmιzιn yaygιnlaştιrdιklarι anlayιşa göre mushafι yüzünden okumak bile adamakιllι bir merasim gerekmektedir. Bir genel temizlikten geçeceksin sonra abdest alacaksιn, sonra kιbleye döneceksin, sonra bir rahle açacaksιn, sonra mushafι üç kere öpüp alnιna koyacaksιn, yapraklarιnι çevirirken elini tükürükle ιslatmayacasιn, belinden daha yukarιda olduğuna mutlaka azami özen göstereceksin ve daha neler neler…

Bütün bu ve benzeri meselelerin tamamι mushafa ve onun içinde yazιlι bulunan Arapça metine yapιlan tazim ve saygι. Elbette ki mushafa saygιsιz davranalιm demek gibi bir niyetimiz yok. Ancak mushafιn sιradan bir kitap olmadιğι bilincinden hareketle ona tazim etmek müslümanιn edebindendir. Mushafa karşι „edepli“ davranmak müslümana yakιşandιr. Ancak adâp ve erkân ile ilgili olan bu meseleleri meselenin „özü“ olarak dayatmaya kalkιşιrsanιz işte o zaman Kuràna zulmetmiş olursunuz. Dolayιsιyla mushaf ile muazzam bir ünsiyet ve tazim ilişkisi kurmanιza rağmen Kuràn ile tanιşma şerefinden mahrum kalιrsιnιz. Düşünün bir kere yaz aylarιnιn vazgeçilmez meyvasι karpuz dιşιndan bile ne kadar alιmlιdιr fakat aklι başιnda kimse karpuzun kabuğunu yemeye kalkmaz.

Toplum olarak atalarιmιzdan tevarüs ettiğimiz güzel hasletlerin yanιsιra bazι yanlιşlarι da doğru kabul ettiğimiz bilinen bir gerçek. Meselâ tam da bu Kuràn ve Mushaf ayrιmι oradan kalma bir hastalιk. Altι asιrlιk koca bir cihan devletinde dörtbaşι mamur bir „Kuràn tefsiri“ göremediğimiz gibi toplam 18 değişik dil konuşan renkli bir kavimler topluluğunu barιndιran devletin bir tek dile bile Kuràn „tercüme“ etmediğini görüyoruz. Üstelik bunun gerekçesi daha bir can yakιcι. Gayr-i müslimler necistir o halde onlarιn Kuràna el sürmeleri doğru olmaz. Kafaya bak, mantιğa bak. Peki o zaman bu insanlar bu davet ile nasιl buluşacak. Hz. Peygamber ayetlerin de yazιlι olduğu davet mektuplarιnι gönderdiği adamlar gizli müslüman mιydι? Böylesine yanlιş bir anlayιşιn neresini doğrultacaksιn. Hatta bu dönemlerde Kuràn yerine hadislerin bile makam ile ve teberrüken okunduğu da bir vakιa. Kuràn öylesine ötelenmiş ki adeta hayattan tamamen uzaklaştιrιlmιştι.
Mushafι sevap maksadιyla teberrüken okuyanlara, sadece ölülere ve sadece şifa niyetine olmadιğι sürece bir diyeceğimiz olamaz. Ancak mushafιn yanιsιra Kuràn okumayι da mutlaka denemeliyiz. Üstelik Kuràn okumak mushaf okumadaki az önce bir kιsmιnι sιraladιğιmιz ağιr şartlarιn yanιsιra „ayn çatlatmak“, „kaf patlatmak“ gibi zor koşullarda yoktur. Kuràn her bir müslüman için bir „başucu“ kitabιdιr. Hemen hergün düzenli yada düzensiz olarak eline alιp oaradan bazι pasajlar okur. Herkes alim sadedinde anlamak zorunda değildir. Herkes nasibince ondan faydalanιr. Kişi Kuràna kendisini açarsa Kuràn da ona kendini açar. Yeter ki ona nesne muamelesi yapmaya kalkιşmayalιm. Alahtan bize gelen ve bizim için nefes alιp vermek kadar önemli olan bu ilahi mesajda bize ne dendiğini öğrenmeye gayret edebiliriz.

Üzerinde düşüne düşüne ve onun bizi inşa ettiğini kabul edip kalbimizi ona sunarak okursak eğer murad-ι ilahi gerçekleşmiş olacaktιr. Bir de şöyle bakalιm: hep biz Kuràn okuyacak değiliz ya bir de kendimizi Kuràna okutmayι deneyelim meselâ. Olur mu`? Elbette olur. Zira Kuràn lafzι bir defa ancak manasι okundukça nazil olmaya devam eden mucize bir kitaptιr. Allahιn „takvalι“ olmayι kendine dert edinmiş halis kullarιna hidayet yolunu göstermeye devam eden ilâhi bir „gök sofrasι“ olan bu kitap kendisinden rιzιk beklemekte olan son insanιn hayatι son buluncaya kadar nazil olmaya devam edecektir. Bu muhteşem sofradan nasiplenmek çok kolay. Sadece kovulmuş şeytanιn şerrinden Allaha sιğιnacağιz ve ardιndan „Bismillâh“ deyip sofraya oturacağιz, hepsi bu.
Bu kadar dirayetli değilsek bile en azιndan Ramazan günlerinde „hatim“ lerin adedini artιrmak yerine manasιnι kavramak yönünde bir çabanιn içine girişelim. O zaman biz Kuràn okudukça hayatιn her alanιnda onun da bizi hem okuduğunu ve hem de inşa ettiğini aynel yakιn görmüş olacağιz.

Haydi hep beraber Kuràn okuma seferberliğine…
Baki Selam ve Saygιlarιmla.


Ömer Erdem
Mainz/Almanya

#

GENEL BİLGİLER

Geyve Otobüs Saatleri

Geyve Otobüs Saatleri

Geyve - Adapazarı, Adapazrı Geyve Otobüs sefer tarifesi. Geyve otobüsü kaçta kalkıyor? Adapazarından son Geyve Otobüsü, Sefer tarifesi, geyve koop otobüs