İNTİHAL MESELESİ

Yani bir kişi başkasına ait olan bir yazıyı veya yazının bir kısmını bilgisayar diliyle kopyala yapıştır yaptığı zaman intihal etmiş sayılıyor.Eylemi işleyen kişiye de doğrudan söyleme şekli ile hırsız yada söz-yazı hırsızı deniyor. İşin doğrusu bu.

Mesela ben Mehmet Doğan’ın tarifini almışım ve yazının ilk paragrafına koymuşum.Nedir bunun adı intihal mi?Hayır.Bunun adı iktibas ederek yararlanmadır.Peki Mehmet Doğan yetmiş bin kelimelik bir sözlük yazarken tamamen kendi orijinal ifadelerini mi kullanmıştır.Hayır ifadeler birbirinin aynı yada benzeridir.

Peki intihal bu olduğuna göre şunu söyleyebilir miyiz? “Demek ki bundan böyle kişiler yazdığı eserlerin yada yazıların tümünde bir araştırma yapacaktır.Nedir o ?Bundan böyle bütün yazı sahipleri bir konuda düşünce beyan etmeden evvel konu hakkında yada hakkında olmayan tüm eserleri tarayarak konu hakkında bir şey yazılmış mıdır ya da yazılmamış mıdır? Yazılmışsa ne yazılmıştır.Yazılanlar hakkında başka bir şey demeye gerek yoktur.Çünkü konuya bir yerlerde parmak basılmıştır.Öğrenmek işitmek isteyenler o parmak basma yerini bulup oradan öğrenebilirler.Bu en ufak bir konuda olsa böyle midir? Evet öyledir… Şimdi bu ne kadar gerçekçi oldu?

Ben böyle bir söylemin kesinlikle doğru olduğuna inanmıyorum. Neden ?Çünkü bilgi birikimi yada bilgilerin üst üste eklenerek yeni bilgilerin , yeni düşüncelerin oluşabilmesi için; mevcut bilgilerin olanlarının tamamından yada bulunabilenlerden yararlanarak yeni bir düşünce yani bir görüş ancak ortaya konulabilir.Hiç kimse anasının karnından düşünce adamı olarak doğmaz. Yapılan iş öncelikle mevcut verileri toplamak daha sonra bu verilerden bir harman yaparak ortaya yeni ve farklı bir ürün koymaktır.Yada bunlara benzemeyen tamamen bağımsız bir ürün ortaya koymaktır ki oda sana ait yeni bir ürün olur.Değilse şu düşüncenin şurası şuna burası buna bir başka yeri de başka kişinin düşüncesine benziyor , o zaman kesin bu çalıntıdır.Burada çalıntı bir yer vardır diyemezsiniz.

Şayet bunu demeye kalkarsanız size benim gibi biri çıkar ve sorar.Der ki o zaman gerçek bir bilgi yoktur.Çünkü bütün bilgiler görüşler birbirinden esinlenmiştir.Bunların hepsi en sonunda şu şahsın şuradaki eserinin ürünüdür.Çünkü az da olsa onunkine benzeyen düşünceleri içerisinde barındırmaktadır. İçerisinde bir başka düşünceden kırıntı dahi olsa bunun adı kesinlikle intihaldir demen lazım ki bunun insafla bağdaşır bir tarafı olmadığı gibi akılla da bağdaşır bir tarafı olamaz.

Benim için gerçekçi tüm doğruların özü Kur’an-ı Kerim in ta kendisidir. Öyle ise tüm tefsirler, tüm hadis kitapları tüm İslami eserler Kur’an-ı Kerim’e benzedikleri için hiçbir işe yaramaz demem gerekir ki bunun akılla izah edilir tarafı yoktur. İnsanlar ortaya kendi dilleri ile bir şey koydukları vakit ortaya konan her neyse o yazan kişinin düşüncelerini anlatıyor onun ifadelerini belirtiyor ve onun tarzını gösteriyorsa tamamen iktibas olmamak kaydı ile buna söz etmek pek vicdani olmaz diye düşünüyorum. Öyle olsa idi araştırmacı yazar diye bir kavramdan söz edilememesi gerekmekte idi. Araştırmacı yazarlar da neticede araştırdıkları konu hakkında çok da fazla bir katkı yapmamışlar olanı belki ortaya çıkarma görevini üstlenmişlerdir.

Bilgilerin bu güne kadar bu kadar hızlı gelişebilmesi, önce mevcut olanı öğrenerek onlarla karıştırıp ortaya yeni bir şeyler koyarak günümüze bu kadar artarak devam etmektedir.Zaten motomot bir şey alındığında ve onun bir değeri olduğunda bunun sahipleri anında sahiplik davaları açıyor.Kendi malını başkalarına yar etmiyor. Kimse bu konuda endişe etmesin.

Bu konu çok su götürür ve konu hakkında çok söz söylenir söylenmesi de gerekir.

Selametle kalın.

İsmail DAĞ