BİRBİRİMİZİ ANLAMAK
Yıllardır düşünürüm: Neden insanlar birbirini anlamaya çalışmaz diye. Amacım kimseyi yargılamak değil. Yalnızca bir tahlil yapmak. Bizim birbirimizle bir sorunumuz mu var? Yoksa sorunumuz varmış gibi mi gösteriliyor? Ya da biz mi öyle algılıyoruz? Algılamamız mı isteniyor? Derdimiz nedir? Aynı coğrafyanın insanı olarak yıllarca kardeşçe yaşamışken durup dururken birbirimize düşmanlar olarak, düşman belki ağır kaçabilir fakat zıt kutuplar olarak yetişiyoruz-yaşıyoruz. Kırmızı hatlarımız sürekli olageliyor.
Ben zaman zaman bu konular üzerine dü
şünür ara sıra kafa yorarım. Ancak isterim ki ülkem insanı (benim insanım) da kafa yorsun. Herkes kafa yorsun ve birbirini anlamaya çalışsın. İnsanoğlu irade ortaya koyan, koyabilen bir varlık. Şayet öyle olmasaydı Allah bizi melekler olarak da yaratabilirdi. (Bu son cümleye inanmak istemeyenler inanmayabilirler.) Mademki insanoğlu irade ortaya koyabiliyor. Kaç kişi var dünyada altı milyar mı? Herhangi bir konuda altı milyar farklı görüş çıkabilmesinden daha doğal bir düşünce olamaması gerekir. Farklı düşünceleri hemen karalayıp bir kenara atmanın ne âlemi var. Bırakın herkes istediği gibi düşünsün, istediğini söylesin. Sen şayet daha iyi düşündüğünü iddia ediyorsan koy ortaya fikrini kabul görsün. Ya da görmesin. Nasıl olsa kabul gördüğünde dünyanın en makbul kişisi, düşünce adamı sen olmayacağına göre farklı düşününce de dünyanın en aykırı adamı olmak durumunda değilsin. Ki ben hep şuna inanmışımdır: Farklılıklar güzellikleri, zenginliği doğurur. Zengin olmaktan mı korkuyoruz. Zarar gelmez zenginlikten kimse korkmasın. Planyadan çıkmış, sıkıntılı, tek tüze kafalar olmaz. Farklılıklar çok doğal ve olması gereken bir şey. Eğer birbirimizi anlamaya azıcık çabalarsak, herkes emin olabilir ki çatışmalar çıkmaz. Ortalık her zamankinden daha güzel daha yaşanır olur. Bakın çevrenize ve yaşanan en büyük krizlerden en büyük olaylardan başlayarak bir analiz edin, sebebi nedir? Anlamaya çalışmamak. Ben yaparsam olur, ben yaptım oldu mantığı.Yeti
şme tarzımıza bakın, başkalarının yetişme tarzına bakın hep aynı. İnsanoğlu eskiden de aynı idi şimdi de aynı. Boşuna dememiş şair “Hiç ibret alınsaydı tekerrür eder miydi tarih.” Evet, tarih sürekli tekerrür edip duruyor. Etmeye de devam edecek gibi görünüyor. Anlamaya çalışmayarak ‘gaza gelerek’ kendimizi bir tarafa yamayıp diğerlerini ‘tu ka ka’ ilan ederek nereye varılır ki. Her kes bizim gibi düşününce dünya daha mı yaşanır hale gelecek. Ya da daha mı güzel olacak? Hiç sanmam. Kesinlikle şuna emin olabilirsiniz ki Yıllarca çalışarak uğraşsak bile farklılıklar olmadan farklı düşünceyi kimse ortaya koyamadan bir arpa boyu yol alınamayacaktır.Hiç unutmam bir gün bir okul müdürüm okuduğ
um gazeteden hareketle şuraya mı yoksa buraya mı oy veriyorsun diye zarf attığında ona şunu söylemiştim: “Hiç merak etme Sayın Müdürüm yanımda bir ateşperest olsa ve kimse ona ateş yakıp kendine göre ibadet etme özgürlüğü vermese bütün ahaliyi karşıma alıp onun ateşini yakıp ibadet etmesi için uğraşırım. Ona da derim ki (bir düşünürün söylediği gibi) “Senin gibi düşünmüyorum ama senin düşünceni yaşayabilmen ve söyleyebilmen için gerekirse seninle birlikte mücadele ederim.” İşte ben bu kadar demokrat bir adamım.” Tabi ben böyle söyleyince ne mi oldu? Müdürün gözleri fal taşı gibi açılarak, ne söylüyor bu adam diye geçirdi aklından. Anlamadı tabi. Anlamasını isterdim ama anlayacak potansiyel yoktu. Neden? Hiçbir zaman anlamaya çalışmamışta ondan. Çalışsa ufacık zorlasa olacak belki. Ama durum her zaman aynı değil mi? Kim kendini azıcık karşısındakini anlamak için tahammül kar davranabiliyor ki? Ne olmasını bekliyoruz solcuysak bütün dünyanın solcu, sağcı isek bütün dünyanın sağcı, İslamcı isek bütün dünyanın İslamcı ateistsek bütün dünyanın ateist mi olmasını bekliyoruz. Tabi aslında gerçeği yazmak gerekirse beynimizin ardındaki düşünce bu. Kabul etsek te etmesek te.Ha bu arada kimse benim fikirlerime yazdıklarıma katılmak zorunda değil herkes istediği gibi düşünebilir.Bizde düşünceye ipotek yok.Alabildiğince eleştirebilirsiniz birbirinizi.Hakarete vardırmadan tabi ki.Ne olur sanki birimiz solcu, birimiz sağ
cı, birimiz İslamcı, birimiz Zerdüşt, birimiz Hıristiyan, birimiz Musevi vs. olsak kıyamet mi kopar. İstesek te istemesek te bu var zaten, bir vakıa, değiştirebiliyor muyuz? Zannetmiyorum. Değiştiremiyoruz. Değişmez zaten. İsteyince Sakarya’yı tersine akıtabilen var mı? Gönderin bakalım Sakarya’yı Ankaralara ,Eskişehir’in öbür ucuna uğraşın bakalım gönderebilecek bir kuvvet tanıyor musunuz yeryüzünde (maddi olarak).O zaman her
şey, herkes yerinde olduğu gibi kalsın ve biz o olana, o nun gibi davranmasını bilelim. Karşılıklı hukuki sorumluluğumuzu bilerek, dayatmalar içinde olmayalım. Dayatma olmadığında kimse kimsenin bostanına girmek istemez. Ama bu bilinci hepimizin beyninde bir defa oluşturması lazım. Beynimizde bu ‘demokratik’ mi diyelim,’insani’ mi diyelim adını ne koyarsak koyalım bu düşünceyi oluşturabildiğimizde her şey daha güzel olacak.Kim her
şeyin daha güzel olmasını istemez ki.Gel kardeşim ne diyorsun.Anlat bakalım derdini “………………………….” Ha öyle mi diyorsun.Belki kendine göre haklısın fakat ben senin gibi düşünmüyorum.Ben de şöyle düşünüyorum……………………………………..” dese. “Ama senin öyle düşünme hakkına son derece saygı duyuyorum.” dese kıyamet mi kopar. Ya da dinden mi çıkarız. Yok, canım bir şey olmaz, kimse korkmasın. Hiç bir şey olmaz. Yarınlar daha güzel olur. Bundan emin olabilirsiniz. Kimse durduk yere kendine sanal düşmanlar üretmeye çalışmamalı. Herkes olduğu yerde olduğu gibi kalmalı ve kimse kimseye düşüncesinden dolayı müdahale etmeye kalkışmamalı. Farklılıklarla birlikte güzellikleri yakalamaya çalışmalı. Eminim ki farklılıklar zenginliği, güzelliği çoğulculukla birlikte birlikteliği getirecektir. Nasıl yanlış mı düşünüyorum? Deneyelim bakalım.Zaman zaman bu tür konulara değinelim, birazcık beyin jimnastiği yapalım ne dersiniz?Selam ve dua ile. Güzellikler sizinle olsun.
#