Statukonun devamı yada değişime ayak diremek
Dünya hızla dönüyor. Dönerken o kadar hızlı hareket ediyor ki bunu yaparken çekim alanı içerisinde bulunan nesneleri de döndürüyor. Bu dönüşe ayak uyduramayan cisimler çekip gidiyor ve uzay boşluğunda yok olup gidiyorlar.
Dünya dönüyor, dönerken içindeki hareketliliği koruyor. Sürekli devinim halinde ve canlı. Canlılığını koruyarak değişip duruyor. Değişiyor ve gelişiyor. Düşünün bir kere değişim de neler neler oluyor. Değişiklikler adına yalnızca konu başlıklarını yazsak sayfalar alır. Öyle ki kendi devinimi içerisinde harekete ayak uyduramayanlar(Bu ne olursa olsun.)tarihin kara sayfaları arasında yerini alıyor.
İnsanlık tarihi de böyle. Tarım toplumu, hayvancılık, motorlu tarım, ticaret derken tamamen girift bir uzay toplumu.
Düşünsenize bin yıl önce ki yaşamın şimdi bu kalabalıklar içinde yaşanmak zorunda olduğunu. Nasıl çekilmez olurdu hayat.
Paslandığını çarkı değiştirmek gerektiğini söyleyen biri çıksa hemen vuruluverir kafasına.”Sus konuşma” denir ve icabına bakılıverir. Statükoya itiraz yok! Değişim yasak!!!
Bakın çevrenize, koltuk, makam, mal-mülk sahiplerinin hepsi kendine baksın. İstisnasız hepsi. Düşünüversinler bakalım. Bir an koltuğu boşaltıp tepelere kendilerini rahatça görebilecekleri bir yerlere çıksınlar ve kendilerini, koltuklarını izlesinler. Ne kadar hakkını veriyorlar, o yeri (Artık adını siz koyun önemli gördüğünüz her şeyi getirebilirsiniz.) boşalttıklarında neler hissedecekler. Yerine başka biri gelse tamamen başka bir düşünce ve geniş görüşlülüğe sahip hatta gelişimin ta kendisi gelip otursa o yere. Neler kazanılır neler kaybedilir. Herkes düşünsün ve ona göre sahip çıksın benimsediği yerine. Biz mi yoksa ben mi?
Direnirse değişime, insanlık, kurum ne kazanır ne kaybeder. Yok, eğer değişime öncülük eder yenilerin önünü açarsa ne kazanılır hemencecik bir otokontrol yapılıp ona göre davranılsın. Az olsun benim olsun mu yoksa çok olsun hepimizin olsun mu? Benden önce bizi öne aldığımızda belki her şey eskisinden daha güzel olur ne dersiniz. Mutlu azınlıklar ve mutsuz çoğunluklar yerine; mutlu çoğunluklar ve mutsuz azınlıklar ikame ederiz ne dersiniz?
Hiç kimse saltanata özenmemelidir. Makamların, koltukların, mal-mülkün kendilerine kazanılmış bir hak olarak verildiğini diğer çoğunlukların güdülmesi gereken tebaa olduğu düşünülmemelidir.
Bir saat bir gün bir ay fazla rahat yaşam, şaşaalı hayat uğruna kimsenin geleceğini ipotek altına almaya, geleceğini karartmaya kimsenin hakkı yok.
İnsanlık yarını bugünden görebilip, ona göre davranabilenler sayesinde yücelecektir.
Statükonun devamını isteyenler ise kendiliğinden tarihin çöplüğüne atılacaklardır. Atılmak zorundadır.
Selam ve dua ile…
