Utancın Bugün 47. Yıldönümü
Zinde güçlerin kontrolünde gerçekleşen bütün darbeler benzer acılar bıraksa da kuşkusuz darbe süreçlerinin miladı olması ve bir başbakan ile iki bakanı darağacına gönderme başarısıyla (!) darbecilere güven verme niteliğinden dolayı en acısı 27 Mayıs 1960 müdahalesi oldu. Bundan sonra yapılan bütün darbelerde, “O gün nasılsa başardık, halktan hiçbir tepki gelmedi, bu seferde başarırız” duygusuyla bütün darbecilerin referansı 27 Mayıs oldu.
DEMOKRASİNİN BEDELİ DARAĞACI OLDU
Ülkeyi 10 yöneten Bayar ve Menderes başta olmak üzere DP yöneticileri, bakanlar, milletvekilleri ve bürokratlar Yassıada'ya hapsedildi. Yargılama sonucunda, tek parti iktidarını 14 mayıs 1950'de oyların yüzde 53,5'ini alarak yıkan Başbakan Adnan Menderes ve iki bakan arkadaşı demokrasinin bedeli olarak darağacında idam edildiler.
İdama mahkum edilenlerden sadece Adnan Menderes, Fatin Rüşdü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın cezaları infaz edildi. Diğer ölüm cezaları Milli Birlik Komitesi'nce müebbet hapis cezasına çevirildi. 143 DP'li 4 yıl 2 ay, 117 kişi 5 yıl, 15 kişi 6 yıl, 6 kişi 7 yıl, 2 kişi 8 yıl, 17 kişi 10 yıl, 3 kişi 15 yıl, 1 kişi 20 yıl, 30 kişi müebbet hapse mahkum edildi. 6 DP'li ise karardan önce öldükleri için haklarındaki dava düşürüldü.
'EZA, CEFA VE İŞKENCE'
Menderes'in idam edildiği 17 Eylül 1961'de evde, radyo başında infazı annesi ve ağabeyleriyle birlikte dinleyenlerden biri de Menderes ailesinin en küçük oğlu Aydın Menderes'ti. 27 Mayıs'ın meşruiyet dışı olduğunu her fırsatta dile getiren Menderes, darbenin arka planında CHP'nin sert muhalefetinin yattığını düşünüyor.
Yassıada'yı “eza, cefa ve işkence” sözcükleriyle tanımlayan Menderes, CHP'nin 27 Mayıs'ta oynadığı rolü şu sözcüklerle tarif ediyor: “İsmet Paşa, 27 Mayıs için 'Ne içindeyiz, ne dışındayız' demiştir. Bir askeri müdahalenin ya içinde, ya dışında olunur. Ya yanında, ya da karşısında olunur. CHP muhalefeti Türkiye'yi bir askeri müdahaleye doğru itmiştir. Buna bugün hiç kimse 'yok' diyemez.