Aşure ayı...
Hicri yılbaşı olduğu gibi, aynı zamanda “Aşure Ayı”dır Muharrem ayı.. Yani haram aylar. Bu aylarda araplar harp etmez yani savaşmazlardı.
1- ALLAH, Hz. Musa(a.s.)’ya aşure gününde bir mucize ihsan etmiş, denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür.
2- Hz. Nuh(a.s.), gemisini Cudi Dağı’nın üzerine aşure günü demirlemiştir.
3- Hz. Yunus(a.s.), balığın karnından aşure günü kurtulmuştur.
4- Hz. Ádem(a.s.)’in tövbesi aşure günü kabul edilmiştir.
5- Hz. Yusuf(a.s.), kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan aşure günü çıkartılmıştır.
6- Hz. İsa(a.s.) o gün dünyaya gelmiş ve o gün semaya yükseltilmiştir.
7- Hz. Davut(a.s.)’un tövbesi o gün kabul edilmiştir.
8- Hz. İbrahim(a.s.)’in oğlu Hz. İsmail o gün doğmuştur.
9- Hz. Yakup’un, oğlu Hz. Yusuf’un hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır.
10- Hz. Eyyüb(a.s.), hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur.
Peygamber efendimiz(s.a.v.) in vefatından sonra da torunu Hz. Hüseyin, 10 Muharrem’de şehit edilmiştir. Rahmetle anıyoruz.
Muharrem ayında ve aşure günü oruç tutmak sünnettir. Yalnız aşure günü, yani Muharrem’in onuncu günü oruç tutarken bunu bir gün önce veya bir gün sonrayla birleştirmemiz uygun olur. Yani, 9–10 veya 10–11 günleri oruç tutulmalıdır.
Kuran-ı Kerim’in bahsettiği haram aylar(eşhuru hurum): (Tevbe 9; 36–37) Muharrem, Recep, Zilkade ve Zilhicce aylarıdır.
Kuran-ı Kerim, savaş ve yağmayla geçinen Arapların bu aylarda ateşkes ilan ettiklerini ve sonra da hileyle bu ayların yerlerini değiştirdiklerini anlatır.
EVDE AŞURE PİŞİRİRDİK
Samimiyetsizliklerinden bahseder. Her sene bizde evde Aşure pişirip halka dağıtırdık. Büyükçe bir tencereye (yaklaşık 15 litre) hane halkı ve diğer komşulara ikram edilirdi. Küçük kâseyle değil de büyük kapla ikram ederdik. Heyhat bu sene pişirmek nasip olmadı.
BÜRODAN ÇIKTIM EVE GİDİYORUM
Perşembe akşamı bürodan haberleri geçerek çıktım. Eve Tadım Ekmek fırınının çarşı şubesinden mutad olduğu üzere yine bayat ekmek alarak yola çıktım. Aslında Ekmek bayatlamaz. Daha önceki “Yediğimiz Ekmek” isimli köşe yazımda yazmıştım detaylı olarak isteyenler okuyabilir. Parkın yandaki çöp konteyneri’nin yanında bir müddet durdum.
GERİ DÖNÜŞÜMÜ OLABİLENLER
Çöpe atılan ve geri dönüşümü olabilecek olan malzemelere karton, kâğıt v.s. bakıyordum. Akşam vakti olmuş etraf kararmağa başlamış Pazar kuran vatandaşlar sergilerini topluyorlardı. Bir hanım geldi elindeki 3 kg lik yoğurt kabını çöpe bırakmak için yolun karşı tarafından benim olduğum tarafa geçti. Fakat konteynır dolu olduğu için elindeki kabla yere bıraktı.
MERAK ETTİM
Oradan uzaklaşınca benim merakımı mucip oldu ve hiç değilse bu kap lazım olur mülahazasıyla aldım ve kapağını açtım. Ağzına kadar dolu hiç yenilmemiş Aşure ile dolu olduğunu gördüm. Öylece alıp eve götürdüm. Kapağını açarak inceledim. Kenarlarında bir iki yerinde çok hafif küflenme gördüm. Onun küfünü temizledikten sonra tadına baktım. Biraz mayhoşlaşmıştı.
TEKRAR KAYNATTIM
Amma yenirdi. Hemen bir tencereye koyarak ateşe koydum ve onu tekrar kaynattım. Evde pişiremediğimiz için hane halkı Aşure getiren yok mu? Diye soruyordu. Getiren İnsanlarda küçük kâse veya küçük bir tabakla verdiği için herkes tadamıyordu. Ben bulduğum bu aşureyi getirip tekrar kaynatarak tekrar yeni pişmiş gibi olmuş hale gelince evdekilerde Aşure yemiş oldu.
Çöp konteynırının yanına bırakan hanıma teşekkür ederim. Sevabı onun ölülerine gitsin. Âmin.
*****************
Bir dahaki yazımda buluşuncaya dek, kalın sağlıcakla.
*****************
hamdullahergin@gmail.com
mh_ergin@hotmail.com