AKP SEÇMENİ, PARTİSİYLE “ÖZDEŞİM” KURDU
Basın İktibas
“Bende yan taraftaki DYP’li arkadaşım gibi, hemen ilerideki CHP’li esnaf arkadaş gibi bu ülkenin vatandaşı değil miyim? Ben de onlar gibi vergi veriyorum. Benim oy verdiğim partiye neden bu şekilde davranılıyor. Bizim oyumuzun hiçbir önemi yok mu? Üçüncü sınıf insan mıyız biz?”
Kızgın, kırgın bir şekilde konuşmasına devam etti
“ağırıma gidiyor bunlar. İstemesem de kin bürüyor içimi. Bir haftadır sinir harbi yaşıyorum. Gerginlik işime, aileme, çevremle olan ilişkilerime yansıdı. Siyaset deyince sinirlerim zıplıyor. Her gün internetten, akşamları tv’den haberleri izliyorum. Başka partiden olup, benim oy verdiğim partiye yani AKP’ye yapılan haksızlığa karşı çıkmayanlara ya da dudak ucuyla karşı çıkanlara, ona yapılanları savunmaya çalışanlara da öfke gelişiyor içimde, kızıyorum. Onların bir suçu yok, onlara kızdığım için kendime yine kızıyorum ama içim öfkeli ve nefret doluyorum…”
Böyle söylüyor Çark caddesinin tanınmış esnaflarından biri…
Gerginliği, sözleri kadar davranışlarına da yansıyor.
Sanki engellenen Başbakan değil o, muhtıra hükümete değil de ona verilmiş…
Seçmene, yaşananlar böyle yansıyor.
Seçim, seçim olmaktan çoktan çıkmış durumda.
İş, demokrasinin yanında olanlar ve karşısında duranlar kutuplaşmasına hızla gidiyor.
Seçmenin oyunun değersizleştirilmesi, sistem dışına itilmeye kalkışılması süreci çok sıkıntılı bir noktaya götürüyor.
Sakarya’da köylerde, mahallelerde, beldelerde; siyasi kamplaşmaların gündelik ilişkileri de kutuplaştırdığını göreceğiz.
Öfkeli bir seçmen kütlesine laf anlatmak hiç kolay değil.
AKP dışındaki partileri dinlemek istemeyecektir seçmen. Diğer partilerin bununla ilgili argüman geliştirmesi, iletişim kanallarını açabilecek çareler üretmesi gerek…
AKP yine bir oy patlaması yapabilir.
Sakarya’da da…
Yine altı sıfır mı?
Diğer partilerin alacağı tavra, uygulayacağı stratejilere bağlı…
Hak ettiği için mi alır altı milletvekilliğini?
Seçmen, AKP’nin sorununu kişiselleştiriyor.
Partiye yapılanları kendisine yapılmış gibi algılıyor...
Partisiyle “özdeşim” kuruyor!
Partiyle olan bağı, “dolaylı” bağlılıktan çıkıp “direkt” bağlılığa dönüşüyor.
“Düşünsel bağlılık”, “başka çaresi olmadığı için yapılan tercih” durumu ,partisiyle ilgili “duygusal aidiyete” dönüşüyor…
AKP artık gerçek bir parti oluyor…
Oy veren kişi sayısı kadar, teşkilat mensubu oldu AKP’nin!
Bu duygusal bağ demokrat tavır üzerinden gelişti. AKP kendine, seçmen arasında köklü bir taban oluşturdu ve hepsi birkaç gün içinde, ilginç bir şekilde oldu…
Bir tek gecede “Demokrat parti”nin misyonu üstlendi, merkeze oturdu.
Yani AKP artık, Cuma gününden önceki AKP değil…
Muhtemelen her şeyi değişecek…
Bekleyip görelim…
#