Ramazanda iftar vermenin sevabı
Mustafa Hamdullah ERGİN
Yolda giderken bir oruçluya bir hurma veya bir zeytin verilse dahi iftar vermiş ecrine(sevabına)kavuşulur. Peygamber efendimiz: “Bir kimse, bu ayda bir oruçluya iftar verirse günahları affolunur. O oruçlunun sevabı kadar sevap verilir. Oruçlunun sevabından eksilme olmaz.” buyurdu.
Sahabe-i kiramdan bazıları, bir oruçluya iftar ettirecek kadar zengin olmadıklarını beyan ettiler. Onlara cevaben: “ Bir hurma ile iftar verene de, yalnız su ile oruç açtırana da, biraz süt ikram edene de bu sevap verilir.”buyurdular.
(Beyheki) Peygamber efendimiz: “Ramazan-ı Şerif ayında bir oruçluyu su ile iftar ettiren, anasından doğduğu günkü gibi günahsız olur.”buyurunca da, Eshab-ı Kiram: “Su az ve kıymetli iken mi?” diye sual etti. Onlara cevaben: “ İsterse nehir kenarında versin aynıdır.”buyurdu. (V.Necat) “Yemek yedirmek çok sevaptır. Hele oruçluya yedirmek daha çok sevaptır. Oruç tutmanın sevabı kadar sevap alır, oruçlunun sevabından eksilme olmaz.
İnsanlar yemek yedirip ikram etmeyi büyük bir nimet bilmelidir! Hadis-i Şeriflerde buyruldu ki: “Amellerin en faziletlisi, mümin kardeşinin ayıbını örtmek, karnını doyurmak ve herhangi bir ihtiyacını karşılamak suretiyle onu sevindirmektir.”
(İsfehani) “Allahü Teâlâ, yemek yediren cömertle meleklerine övünür.” Yani benim kulum yemek ikram etti der. (İmam-ı Gazali) “Misafir sofrada bulunduğu müddetçe, melekler, ev sahibine dua eder." dedi.
(Taberani) “Cennette öyle güzel köşkler vardır ki, bunlar tatlı konuşan, yemek yediren ve herkes uyurken namaz kılanlar içindir.” (Tirmizi) “Arkadaşına, sevdiği yemeği verenin günahları affolur.” (Bezzar) “Dostlarla yemek, dost ve arkadaşlara yemek yedirmek, sadaka vermekten efdaldir.” Hazreti Ali(r.a.) buyurdu ki: “Dostlara yedirdiğim bir ekmek, fakirlere verdiğim beş ekmekten daha kıymetlidir."
Dostlarla yenilen yemek, köle azat etmekten daha makbuldür.” “O beni yemeğe çağırmıyor. Ben onu niye çağırayım.” dememelidir! Yemeğe çağırırken de, yemeğe giderken de yalnız ALLAH rızasını düşünmelidir! Günah işlenen yemek davetlerine gidilmez. Fakirlerin davetine gitmeyip de, zenginlerin davetine gitmek kibirdendir. Kendinden aşağıda olanlara ziyaret edip davetlerine gitmek tevazudandır. Yani mütevazılık alametidir.
Düğün yemeğine davet olunanın gitmesi sünnet, başka ziyaretlere gitmek müstehaptır. Bazı âlimler ise: “Düğün yemeğine gitmek vacip, diğer davetlere gitmek sünnettir.”demişlerdir. Müslümanın Müslüman üzerindeki haklarından biri, davetine icabet etmektir. Yani davetini kabul edip gitmektir. Hadis-i Şerifte: “Davete icabet ediniz.” buyruldu.
( Müslim) “Külfete girenin davetine gitmek gerekmez.” Cimri insanların davetine de gitmemelidir! Peygamber efendimiz bu hususta: “Cömerdin yemeği şifa, cimrinin yemeği hastalıktır.” buyurmaktadır. (Dare Kutni) “Samimi olarak davet edilen yere gitmelidir!”
Yine Hadis-i Şerifte buyruldu ki: “ Müslüman kardeşine ikram eden, Allahü Teâlâ hazretlerine ikram etmiş olur.” (İsfehani) “İki kişi birden davet ederse, hangisi yakın ise ona icabet et! Çünkü kapısı yakın olanın hakkı daha önce gelir.” (Buhari) “Davete icabet etmeyen, ALLAH ve Resulüne asi olmuş olur.”
(Buhari) “ Dinimizin bu konuda ki emrine uymamış olur.” Haram parayla iftar verilmez. Haram para ile iftar verip ondan sevap bekleyen kâfir olur. Sevap beklemeden vermek küfür olmaz. Geliri haram helal karışıksa, verilen iftar haram da küfür de olmaz. Bazı yerlerde şöyle söylentiler var: “Burada herkes zengin istediği herşeyi alıp yiyebiliyor. Hiç kimseyi davet etmek gerekmez. Asıl, sevap kazanmak için bir fakiri davet edeceksin ki sevap kazanasın. Bulunduğumuz yerde fakir olmadığına göre iftara davet etmek gerekmez.” diyorlar. Doğru mu? Hayır. Yanlış. Akıl ile din olmaz. Din kitapları yani İslami kitaplarda ne yazıyorsa ona bakılır. Bazı insanlar da: “Mahallede fakir varken Hacca gitmek gerekmez. Fakiri sevindirmek Hacdan önemlidir.” diyorlar.
Lakin Dinimiz öyle demiyor. Müslüman olanın dinimizin bildirdiklerine inanması gerekir. Bütün dünyanın fakirlerini doyursanız hepsini zengin etseniz, hac yerine geçmez. Fakire yemek yedirmenin sevabı ayrı, iftar açtırmanın sevabı ayrıdır.
Yukarıda beyan ettiğimiz gibi, Peygamber Efendimiz(s.a.v.): “ Ramazan-ı Şerif ayında bir oruçluyu su ile iftar ettiren, anasından doğduğu günkü gibi günahsız olur.” buyurunca, Sahabe-i Kiram: “ Su az ve kıymetli iken mi?” diye sual etti. Onlara cevaben: “Hayır ırmak kenarında olsa da, ırmaktan veya dereden bir bardak su alıp verilse de aynı sevaba kavuşur.” buyurdu.
Görüldüğü gibi ırmak veya dereden su almak bedavadır. Burada önemli olan oruçluya iftar açtırmaktır. Daha nice iftar açtıracak ve iftar açacak günler dileğiyle.
Bir daha ki yazımda buluşuncaya dek kalın sağlıcakla.
GÜZEL SÖZLER
İNSAN HAYATIDEĞERSİZ DUYGULAR PEŞİNDE HARCANACAK KADAR UCUZ DEĞİLDİR.
HAYATI KÖTÜ KILAN VERDİĞİNİZ DEĞERLERİN KARŞILIĞINI ALAMAMANIZDIR.
GEÇMİŞİN ÖNEMİNİ BİLEMEZSEN GELECEĞE GÜVENLE BAKAMAZSIN.
ASIL ÖNEMLİ OLAN ALDIĞIN DARBELER DEĞİL, AMACINA ULAŞIP ULAŞMADIĞIDIR.
ZAMANINDA İSTEKLERİN YERİNE GELMEMESİ GÜVENSİZLİĞE SEBEBİYET VEREBİLİR.
GERÇEK DEĞERLERE İHANET EDENLER KARANLIK DÜNYALARINDAN ÇIKAMAYANLARDIR.
İNSANLAR ANLAMALIDIR SEVGİNİN PAYLAŞILABİLDİĞİNDE ÖNEM KAZANDIĞINI.
İNSAN YAPTIKLARININ DOĞRU OLUP OLMADIĞINI, SADECE SONUÇLARINI GÖRDÜĞÜNDE ANLAYABİLİR.
ASIL ANLAŞILMAZ OLAN İNSANLARI ANLAMAK İSTEMEYENLERDİR.
EKSİKLİKLERİN VERDİĞİ YANLIŞ DUYGULARA KAPILARAK, HAYATINI MAHVETME.
İNSAN İÇİNDEKİ ENERJİ VE COŞKUYU DIŞARI ÇIKARMADIKÇA, TAM ANLAMIYLA YAŞAMIŞ OLMAZ.
YALNIZ KALMAK HAYATIN SANA VERDİĞİ YENİLGİ DEĞİL, AKSİNE DÜŞÜNMEK İÇİN BİR FIRSATTIR.
HAYATINI DENEMEYE ADAYANLAR, HAYATIN KENDİLERİNİ DENEDİKLERİNİ FARK EDEMEZLER.
VAZGEÇİLMEZLİĞİ DOST GÖRENLER, HÜSRANA UĞRADIKLARINI FARK EDEMEZLER.
DOĞRU İNSANLARIN TEK ÜZÜLDÜKLERİ ŞEY, YANLIŞ İNSANLARLA VAKİT KAYBETMELERİDİR.
************************
mh_ergin@hotmail.com
hamdullahergin@gmail.com
#