Akyazı’da Başörtüsüne Özgürlük Eylemi Devam Ediyor
Sakarya'da 79. hafta geride kalırken, Kocaeli'deki Başörtüsü Platformu bu hafta 100. eylemini yaptı. Ankara'daki eylemlerde 58. hafta geride kalırken, Van'da ise 29. Başörtüsüne Özgürlük eylemi gerçekleştirildi.
Akyazı'da Okunan Basın Açıklamasının Tam Metni
Devlet vatandaşlarının haklarını korumakla mesuldür. Anayasa ve yasaların varlık ve mesuliyet nedeni budur. Devlet bunun için vardır. Yoksa devlet insanlara din seçsin diye değil onlara yaşama biçimi dayatsın diye değil. Devlet bizim mallarımızı, canlarımızı, namusumuzu, aklımızı, inancımızı ve nefsimizi korumak için vardır. Biz kimiz? Biz doğduğumuz ana babayı kendimiz seçmedik, doğduğumuz zamanı ve bulunduğumuz toprağı da kendimiz seçmedik. Ama dünya görüşümüzü kendimiz seçtik. Dinimizi, kendimiz seçtiğimiz şeyleri de yaşama hakkına, ifade hakkına, öğrenme hakkına sahibiz. İsteyen Allah’a inanır, isteyen ineğe tapar, isteyen başka bir şey yapar. İneğe tapan bir adama inek eti yediremezsiniz. Allaha inandığını ifade eden bir insanda inancına uygun bir şekilde yaşama hakkına sahiptir.
Eğer insanların inandıkları gibi yaşamalarına mani olacak olursanız, onlara ilahlık ve rablik yapmış olursunuz. Yani ben senin ilahınım ben senin rabbinim demiş olursunuz. ilah Türkçe karşılığıyla hüküm koyucu, rab ise; Türkçe karşılığıyla terbiye edici demektir. Ben sana hüküm koyuyorum ve benim hükmüm Allahın hükmünden üstündür demektir. İnsanları inancının aksine davranmaya zorlamaktır. İnsanlara benim düşündüğüm gibi istediğim gibi yaşayacaksın demek onu bu şekilde terbiye etmeye çalışmak rablik iddiasıdır.
Biz la ilahe diyerek Müslüman olduk. Allahtan başka ilah tanımadık. Bize inancımız dışında yaşama şekli dayatanlar ilahlık ve rablik iddia etmektedir ki biz bunu baştan sona reddediyoruz. Biz bunu sadece kendimiz içinde istemiyoruz. Bu ülkede yaşayan herkes kim olursa olsun, ister Allaha inansın, ister Musevi, ister İsevi olsun, ister şeytana tapsın neye inanırsa inansın inandığı gibi yaşayacak. Çünkü Allah herkesin dini kendine diye buyurmuştur. Senin dinin sana benim dinim bana herkes tekrar söylüyorum inandığı gibi yaşayacak ve düşündüğünü istediği gibi ifade edecek. Eğer benim gömleğimin rengi anayasanın temel ilkeleriyle çelişiyorsa değişmesi gereken benim gömleğim değil, anayasanın temel ilkeleridir.
Ben anayasa için değil anayasa benim için vardır. Benim haklarımı hukukumu korumak için vardır. Ben silahsız ve saldırısız başkasının malına canına tehdit oluşturmaksızın kamu güvenliği kamu sağlığı açısından tehdit oluşturmaksızın her zeminde her zaman inancımı yaşama hakkına sahibim. Özgür bir insan ancak böyle mümkündür. Biz inandığımız için bunu böyle yapıyoruz. Başörtü kızlarımızın iffetlerinin ve hürriyetlerin sembolüdür. Onların başörtülerine uzanan el onların iffetlerine ve hürriyetlerine yönelik bir tehdittir. Bizim bu geleneksel tavrımız dinimizden kaynaklanmaktadır. Tarihimizden kaynaklanmaktadır inancımızdan kaynaklanmaktadır. Kaldı ki başörtü Allahın emri olmasa dahi insanlar kendi felsefi vicdani kanaatleriyle bunu örtmüş olsalardı dahi hiç kimsenin başörtülerine el uzatma hakkı yoktur.
Biz sadece kızlarımızın başörtüsüne değil bu ülkede rahibelerinde başörtüsünü başka dinden insanlarında inançlarının gereğini özgürce yerine getirme hakkını sonuna kadar savunacağız. Bütün insanlığın hayrına olmayan bir çözüm önerisi hiçbir zaman bizim önerimiz olmayacaktır. Çünkü biz alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz. Bizim hakkımızın savunmayanların bile haklarını savunacağız. Çünkü hak bizatihi üstündür.
GAZETECİ YAZAR
ABDURRAHMAN DİLİPAK
#