Sakarya’daki tehlikeli oyun sürüyor!
Sakarya’da geçen hafta içinde önce DTP il binasının bulunduğu apartmanın altında bomba patlaması ve akabinde Eğitim-Sen şubesinin kundaklanarak tamamen harap edilmesi, Trabzon ve Mersin’de yaşanan sürecin Sakarya’da da sürdürülmek istendiğini gösterdi. Özgür-Der Sakarya Şubesi tarafından konuyla ilgili yapılan basın açıklamasında “Toplumu etnik kimlikler üzerinden ayrı kamplara bölmeye, uzlaşı arayışlarını baltalamaya ve çatışma ortamını besleyemeye yönelik eylemler, son süreç içinde yeniden hız kazandı. Sorunların tartışılmasını engellemek, muhalif düşüncelere söz hakkı tanımamak ve korku iktidarını sürdürebilmek adına yürütülen faaliyetlerin topluma fayda sağlamayacağı açıktır,” denilerek özgür ve adil bir ülkede yaşamak isteyen herkes, dayanışma bilinciyle hareket etmeye davet edildi.
Açıklamada, “DTP il binasının bulunduğu binada meydana gelen patlama ve akabinde Pazar günü Eğitim-Sen binasının kundaklanması, tehlikeli oyunun devam ettirilmek istendiğini göstermektedir. Bu durumda, geçmişteki olayların aydınlatılamamasının ve linç olaylarına karışanlar hakkında herhangi bir cezai işlem yapılmamasının da payı vardır. Karanlıktan cesaret alanlara karşı ciddi adil ve şeffaf denetim, soruşturma ve ceza mekanizmaları kurulmak ve işletilmek zorundadır” denilerek, “Daha önceki linç girişimlerinin ve son olarak DTP ile Eğitim-Sen binalarına yönelik saldırılarının faillerinin, bu tür olayların kime fayda sağladığı sorusu sorulduğunda” tespit edilebileceği ifadelerine yer verildi.
Açıklamanın tam metni aşağıdadır:
Bombalar korku iktidarını güçlendirmek için atılmaktadır!
Toplumu etnik kimlikler üzerinden ayrı kamplara bölmeye, uzlaşı arayışlarını baltalamaya ve çatışma ortamını besleyemeye yönelik eylemler, son süreç içinde yeniden hız kazandı. Sorunların tartışılmasını engellemek, muhalif düşüncelere söz hakkı tanımamak ve korku iktidarını sürdürebilmek adına yürütülen faaliyetlerin topluma fayda sağlamayacağı açıktır. Buna rağmen, egemenliğini kayıtsız şartsız kollamak isteyenlerin ülkeyi arkası karanlık bir sürece sürükleme çabaları kaygı uyandırmaktır. Toplum ise yeni acılara ve çatışmalara dayanamayacak kadar yıpranmış bir haldedir.
Sakarya’da son iki yıl içinde faili malum olan ama meçhul bırakılan bir takım girişimler yaşanmıştır. Trabzon’da Tayad’lı ailelere yönelik linç olayını protesto etmek isteyen bir grup Sakarya Gençlik Derneği üyesinin basın açıklaması ‘bayrak yakılıyor’ gibi asılsız bir isnatla provoke edilmiştir. Çark Caddesi’nde bir anma programı için afiş asan iki üniversite öğrencisi, ‘Abdullah Öcalan posteri asıyorlar’ denilerek toplanan binlerce kişinin linç girişimine maruz kalmış; hemen akabinde aynı kalabalık Saü-Der ve DTP binalarına saldırmıştır. Her iki olayın ardından MHP binalarına bırakılan bombalar ile gerginlik tırmandırılmak istenmiştir. Geçen sonbahar, Güneydoğulu fındık işçileriyle bir genç arasındaki tartışma, ‘PKK’lılar Akyazılı bir gence saldırdı’ söylentisiyle kısa sürede yeni bir linç hareketine dönüştürülmüştür.
Son olarak, geçen hafta içinde önce DTP il binasının bulunduğu binada meydana gelen patlama ve akabinde Pazar günü Eğitim-Sen binasının kundaklanması, tehlikeli oyunun devam ettirilmek istendiğini göstermektedir. Bu durumda, geçmişteki olayların aydınlatılamamasının ve linç olaylarına karışanlar hakkında herhangi bir cezai işlem yapılmamasının da payı vardır. Karanlıktan cesaret alanlara karşı ciddi adil ve şeffaf denetim, soruşturma ve ceza mekanizmaları kurulmak ve işletilmek zorundadır.
Trabzon ve Mersin illerinden sonra şimdi de Sakarya’da kurgulanan riskli oyunun ancak karanlıktan beslenenlerin işine yaradığını belirtmek istiyoruz. Daha önceki linç girişimlerinin ve son olarak DTP ile Eğitim-Sen binalarına yönelik saldırılarının faillerinin, bu tür olayların kime fayda sağladığı sorusu sorulduğunda aslında kolaylıkla tespit edilebilmektedir.
Yaşananlar tek tek değil, ancak bütüncül bir perspektif ile değerlendirildiğinde anlaşılacaktır. Son birkaç yıldır, etnik kimlikler üzerinden faaliyet gösteren bazı ulusalcı paramiliter yapılara zemin sağlandığı görülmektedir. Kürt sorunu üzerinden toplumda belirli bir bölünme paranoyası oluşturmak isteyenler, resmi ideolojiye hizmet eden örgütlenmelere göz yumarken, muhalif hareketlerin, en son Diyarbakır’da iptal edilen Kerkük konferansı örneğinde olduğu gibi, konuşmalarına dahi izin vermemektedirler.
Hatırlatmak istiyoruz ki, toplumun hayatını sürekli bir gerginlik ve ağır korku atmosferinde sürdürmesi, ancak güç ve servet iktidarı kuranlara fayda getirmektedir. Toplumsal sorunların ve meşru taleplerin dile getirilmesine şiddetle karşı çıkanların totaliter ve militer yönetimleri ise bu ülke insanlarına bugüne değin hiçbir fayda sağlamamıştır.
Özgür-Der Sakarya Şubesi olarak, Sakarya’nın ve Türkiye’nin erdemli insanlarını; farklı kimlik ve düşüncelere saygı gösterilen, sorunların özgürce tartışılabildiği, din, dil, düşünce ve inançların ayrımcılığa tabi tutulmadığı, hak ve hukukun gözetildiği özgür ve adil bir ülkede yaşayabilmek için daha bilinçli davranmaya, sorumluluk ve inisiyatif almaya davet ediyoruz.
Farklılıklardan çatışma çıkarma gayretlerini ancak ilkeli, tutarlı, samimi, kardeşlik ve dayanışma bilincini kuşanmış toplumsal birliktelikler inşa edebildiğimiz takdirde boşa çıkarabiliriz.
Özgür-Der Sakarya Şubesi
Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği