Ömrü Ramazan, Ahireti Bayram Olanlar

Abdullah Kahya

İslamiyet’i kabul etmiş olan, Allah’a teslim olmuş olan Müslüman; anlayışlıdır, sabırlıdır, tahammüllüdür, edeplidir, temizdir, zariftir, yeniliğe açıktır, ilimden ve bilimden yanadır, cehaletin ve yobazlığın karşısındadır. 
Sadece Allah’a kulluk ettiği için de kula kulluk etmez, Hak olan dışında hiçbir güç önünde eğilmez. 
Sadece bu dünya için yaşamadığından da dünyalık hiçbir şey için ahiretini feda etmez. 
Yaptığı her işte Allah’ın kendini gördüğünü ve gözettiğini bildiğinden içi dışı birdir, halk içinde de yalnızken de Hak ile birlikte olduğunu bildiğinden doğruluktan ve dürüstlükten taviz vermez. 
İslamiyet’in kelime anlamlarından biri de “teslimiyet” olduğu için Müslüman da Allah’a teslim olmuştur. Allah’tan gelen her nimeti şükür, her zahmeti sabır vesilesi bilir. 
Necip Fazıl Kısakürek, “Beni Allah tutmuş, kim eder azat?” diyor ya tam da öyle Allah’a kul olmuş, O’na tutulmuş olanı azad edecek bir güç var mıdır?
Buraya kadar tasvir ettiğimiz Müslüman tipi ideal olan, olması gereken Müslüman tipidir. Ancak Müslüman da bir insan olduğu için illa ki eksikleri, hataları, kusurları olacaktır. Müslüman’ı güzel kılan günahsız olması değil, günahlarının farkına vardığında tevbe edip Allah’a sığınmasıdır.
Mükemmel olanın Müslüman değil, İslam olduğunu bilecek ve bir Müslüman’ın hatası, kusuru olduğu zaman hatanın İslam’dan değil, Müslüman’dan kaynaklandığını bileceğiz. 
İşte bu ideal Müslüman tipine Müslümanların en yakın olduğu zaman dilimleri de Ramazan aylarıdır. Ramazan ayı geldiğinde bir Müslüman’ın hassasiyetleri çok daha fazla artar; eylemlerine, söylemlerine çok daha fazla dikkat eder. Sadece midesine oruç tutturmaz; gözüne, diline de oruç tutturur. Gözünü haramdan, dilini kötü sözden sakınır. İnsanlara karşı, çevresine karşı daha anlayışlıdır; fakir fukarayı daha çok gözetir, normal zamanlara göre daha sabırlıdır, daha cömerttir. İbadetlerinde daha hassastır, hak hukuk konusunda daha titizdir. 
Bize lazım olan ise bu güzellikleri ramazan sonrasına da taşımak ve geriye kalan on bir aya da bu güzellikleri yaymaktır. 
"Allah katında amellerin en makbul olanı hangisidir?” diye sorulunca Peygamber Efendimiz (sav), “Az da olsa devamlı olanıdır.” buyurmuş ya biz de ramazanda hayatımıza giren güzellikleri, ramazan sonrasına da taşımalı ve o güzellikleri daimi hâle getirmeliyiz. 
Yine Necip Fazıl Kısakürek, “Namaz camiden çıkınca, hac Mekke'den dönünce, ramazan oruç bitince başlar.” demiş ya biz de ramazandan sonra da ramazanda yaşadığımız gibi yaşama gayreti içinde olmalıyız.
“Allah'a ibadet eden, ahirette sultan olur; ömrünü ramazan edenin ahireti bayram olur."
O hâlde ömrümüzü ramazan olarak geçirelim ki ahirette Rabbimizin affına, mağfiretine, lütfuna mazhar olarak ahiretimizi bayram olarak yaşayalım.
Ramazan ayını geride bıraktık, tuttuğumuz oruçların hediyesi olan Ramazan Bayramı’nı kutladık. Şimdi ise ramazanın güzelliklerini ramazan sonrasındaki hayatımıza taşımamız lazım…
Ömrü ramazan, ahreti bayram olan kullardan olmamız duasıyla…