Yerel kalkınmada Geyve örneği
Anlamaz, bilmezsin sen bizim halkı,
Sevgiyi bulasın, yakına gel ki...
Kalıplar gerçeği göstermez belki
Gönül perdeleri sökülsün de gör.
Yukarıdaki dörtlük, Abdurrahim Karakoç ağabeyin şiir hazinelerinden “Dosta Doğru” kitabında yer alan “Anadolu Sevgisi” adlı şiirinden.
Abdurrahim ağabey şiirinde Anadolu’nun her yöresini anlatmış elbet ama şiirin bütünü, Geyve’den Taraklı’ya Taraklı’dan Göynük’e kadar olan bölgeye de çok uymakta.
Boz dumanlarıyla, yaylalarıyla, dağlarıyla, bağlarıyla, bahçeleriyle, sularıyla, bereketli topraklarıyla, Anadolu’nun İstiklal ve İstikbalinin yegâne bekçilerinden birisidir bu bölgemiz.
Hafta başında birkaç dost ile Yalova ve İznik üzerinden Geyve, Taraklı, Göynük’e doğru kısa bir seyahatimiz oldu.
Toprağın dirilişine şahitlik ettik. Daha İstanbul’dan çıkar çıkmaz “Oh şükürler olsun dünya varmış” diye başlayan serzenişlerimiz, Yalova’dan Göynük’e kadar yaratılış ve gayesine dair sohbetle sürdü. Şehirlerde şikâyetten şükretmeye fırsat bulamadığımızı anladık.
Hele Geyve’den geçerken, yol üzerinde görüp uğradığımız ve Geyve Belediyesi tarafından Türkiye’de ilk defa gerçekleştirilip hizmete giren, “Yöresel Ürünler Üretim ve Satış Merkezi’ni” görünce bir başka mutlu ve umutlu olduk.
Yerel kalkınmada öncü ve örnek bir uygulama olmuş. Eğer hakikaten Türkiye’nin kalkınmasını istiyorsak; toprağımızla, dağımızla, ovamızla, suyumuzla, bağımızla, bahçemizle, meyvemizle, sebzemizle, insanımızla, bir ve bütünleşmemiz şart oğlu şarttır.
Geyve Belediyesi Başkanı Murat Kaya, başarılı bir kooperatif türüyle bu işletmeyi uygulamaya koymuş.
Geyve merkez ve köylerinin bütününde, dört mevsimde yetişen her türden yiyecek-içecek ne varsa, yerinde üretimden pazarlamaya kadar insanların istifadesine sunulmuş.
Yöresel ürünler merkezinin olduğu arazi, 2009 yılına kadar çöp döküm sahası iken, şimdi 12 bin metrekarelik harika bir üretim-pazarlama tesisi haline getirilmiş.
İşletmede çalışan ve yönetenlerin tamamı hanımlardan oluşmakta ve sayıları 60 civarında! Hijyen ve sunum konusu da titizlikle uygulanmış. İşte imece usulü budur.
İnsanı kapitalizmin dişlileri arasında sürekli “tüket, tüket” diye ezmek yerine; bağında, bahçesinde, tarlasında üretime sevk edince, kalkınmanın ne demek olduğu burada daha iyi anlaşılmakta.
Alanın da satanın da kazançlı çıktığı bu iş ve aş ocağının gelirleriyle ayrıca 160 yetim çocuğun okuması da sağlanmaktaymış.
Sakarya Nehri’nin en nazlı aktığı ve bereket saldığı bölgede yetişen ve yetiştirilmek istenen ne kadar nimet varsa, çalışıp kazanmak isteyenler için toprağın sınırsız cömert davrandığını da hatırlatalım.
Toprak denilince meramımızı gelin halk ve Hak dostu ozanımız Âşık Veysel anlatsın.
Âdem’den bu deme neslim getirdi
Bana türlü türlü meyva yetirdi
Her gün beni tepesinde götürdü
Benim sadık yarim kara topraktır.
¥
Dileğin var ise iste Allah’tan
Almak için uzak gitme topraktan
Cömertlik toprağa verilmiş Hak’tan
Benim sadık yarim kara topraktır.
Kaynak: yeni akit
#yeni-akit #yoresel #murat-kaya #geyve