En uzak mesafe ve çözümü en uzak sorun
Atasözlerimizde söz ve konuşma ile ilgili pek çok
örnek bulunur.En çok bilinenlerden biri de “Söz gümüş ise,
sükut altındır.” demişler.Hepimiz biliriz, bu hep ve
her şeye susmak anlamına gelmemektedir. Maksadımızı,
derdimizi daha kısa ve özlü sözlerle anlatmak için
kulağımıza küpe olacak altın değerinde bir tavsiyedir.
Çok zorlandığımız, hatta “sözün bittiği yer” diyebileceğimiz
anlarda imdadımıza yetişen anlatımların en tesirlisi ise ;
“şiir”lerdir.
Şair Can YÜCEL, en uzak mesafenin ne olduğunu
Kısa şiirinde şöyle anlatır:
En uzak mesafe ne Afrika’dır,
Ne Çin,
Ne Hindistan,
Ne seyyareler,
Ne de yıldızlar
Geceleri Işıldayan…
En uzak mesafe,
İki kafa arasındaki mesafedir
Birbirini anlamayan…
Bu çok yerinde anlatıma’ bir nazire yapmanın’ uygun
olacağını düşündüm.Şair insanların birbirini anlamamasını dert edip, içindekileri mısralara dökmüş. Bizim de derdimiz anlamamak ve çözümsüzlükle ilgili…Yakın çevremizi, aynı zamanda kendimizi,
kendimizle birlikte aynı kaderi paylaşanların dertlerini şiirle
anlatmak istedim. Bizler artık öğrendik. Ancak eş- dost ve aynı
dertle karşılaşacak olanlar bilsin, bir türlü anlamak istemeyenler de
belki anlar diye; son çare olarak umutsuzluğuna kapıldığımız
su sorunumuzu bu şekilde şiire döküyorum… “Çözümü en uzak sorun, ne dünyayı bekleyen açlık, Ne Küresel ısınma,
Ne Petrol fiyatları,
Ne Kıbrıs –Kafkas-Irak ve Filistin sorunu
Ne geçim darlığı,
Ne Plansız yerleşme,
Ne yolsuzluklar
Ne lanet olasıca terör,
Durmadan kan döken,yürekleri yakan,
Yıllardır bitirilemeyen…
Ne bedavacılık ne alınamayan vergi, Ne de alınamayan su parası,
Bunun gibi alınamayanların yüzlercesi…
Ve de utanmazlar yüzünden
Hep zarar hanesine yazılan…
Çözümü en zor ve uzak sorun;
En temel hizmetlerden Su almaktır Yerel Yönetimden
Senelerdir beklenen,
Ve bir türlü henüz çözülemeyen...”