Kıyamet Acısını, Kötüler Yaşayacaktır
"Ölüm Güzel Şey
Ölüm güzel şey,budur perde ardından haber...
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber?...
Öleceğiz müjdeler olsun,müjdeler olsun !
Ölümüde öldüren Rabbe secdeler olsun!
Kapı kapı, yolun son kapısı ölümse;
Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse!
O demdeki,perdeler kalkar,perdeler iner,
Azraile hoşgeldin,diyebilmekte hüner...
O dem çocuklar gibi sevinçten zıplar mısın?
Toprağın altındaki saklambaçta varmısın?
Ölüm ölene bayram,bayrama sevinmek var;
Oh ne güzel,bayramda tahta ata binmek var.!...
Ufka bakarlar;ölüm uzaktamı uzakta...
Ve tabut bekler,suya inmek için kızakta.....
Sultan olmak dilersen,tacı,sorgucu,unut !
Zafer araban senin,gıcırtılı bir tabut!"
Necip Fazıl Kısakürek
HER CANLI ÖLÜMÜ TADACAKTIR
İdris Fındık hoca yaptığı vaazda özetle şunları söyledi:Ölüm, ruhun bedenden ayrılmasına denir. İnsan varlığı için fani olan bu dünyadan baki olan ahiret âlemine intikal etmesidir. Kelam bilginlerine göre ruh, suyun yaş ağaca nüfuz etmesi gibi bedenle iç içe olan latif bir varlıktır. Ehlisünnete göre ruh, bakidir, yok olmaz. Kur’an-ı kerimde ölümle ilgili olarak,
’’Her can ölümü tadıcıdır.’’ (Ali imran,3/185) ‘’ Yeryüzünde bulunan her canlı fanidir.’’(Rahman,55/26) buyrulur. Peygamber Efendimiz de ‘’Ruh, Rabbimin emrindedir.’’ buyurmuştur.
ÖLEN İNSAN, AZALARINI KULLANAMAZ
Diğer Ayet-i Kerime ve Hadis-i şeriflerde ölümün, yalnız bir değişiklikten ibaret olup cesetten ayrılan ruhun ya azap veya nimette olmak üzere baki kalmasıdır. Ruhun cesetten ayrılması, bedenden çıkması ile bedeni kullanamaz hale gelmesidir. Azalar, ruhun aletleri idi. Göz ile görür, kulak ile duyar, kalp ile anlar ve diğer azaları istediği işlerde kullanırdı. Artık bedenden ayrılmakla onları kullanamaz hale gelmesidir. Kötürümlükte olduğu gibi, bedenin ruha itaat etmemesi demektir. Ölüm ise bütün azalarda mutlak bir kötürümlüktür. İnsanın hakikati ise ruhtur.
Ölüm demek, insanı başka bir âleme intikali ile buradaki varlıklardan ayrılması demektir. Dünyada heves edip ünsiyet, dostluk ederek zevklendiği şeyleri var idiyse ölümü ile onlardan ayrıldığı için onların hasret ve elemini çeker. Malına, mevkiine ve giydiği elbiseye varıncaya kadar, uğruna dalaverelerin döndüğü makam mevki ve koltuklara varıncaya kadar hasretini çeker.
REFİK-İ ALA
Şayet yalnız Allah ile ünsiyet, dostluk, ahbaplık, yakınlık eder, onu zikirden zevk alırsa, ölümü ile nimeti çoğalır, saadeti kemale erer. Çünkü ortadan bütün engeller kalkmış ve sevgilisi ile baş başa kalmıştır. Zira dünyanın bütün sebepleri onu zikirden alıkoyarlardı. İşte ölüm ile hayat arasındaki ayrılığın yeri budur.
Peygamber Efendimiz bu dünyadan ahiret âlemine göçerken ‘’Refik’i A’laya’’ diyordu. Yani yüce dosta, arkadaşa, yoldaşa diyordu. Refik, Allah’ın yüce isimlerindendir. Refik, Allah’ın her işinde yumuşak olduğunu, sert, kaba ve merhametsiz olmadığını ifade eder. Peygamber Efendimiz; ‘’Allah refiktir. Her işte Rıfkı / yumuşaklığı sever.’’ Allah, müminlerin dostudur, refikidir, onlara yumuşak davranır ve yardım eder.
Kur’an da ‘’refik’’ kelimesi Allah ve Peygambere itaat eden müminlerin sıfatı olarak şöyle bildirilir;
Kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, Sıddıklarla, şehitlerle ve iyi kimselerle birliktedirler. Bunlar ne güzel arkadaştır. (Nisa,4/69) Mevlana Hz. da ölümü ‘’Şeb’i Aruz’’ yani düğün günü olarak nitelemiştir. Zira manevi olarak aşık olduğu, sevdiği dostuna, Yüce Allah’a kavuşmuştur.
Üstad Necip Fazıl Kısakürek ne güzel söylemiş:
"Ölüm güzel şey,budur perde ardından haber...
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber?... "
HZ. AZRAİL’İN DİLİNDEN ÖLÜM
Hz. Azrail şöyle diyor; “Ben rahmet rüzgârıyım. Allah’ın nefesiyim. Yemen’den eserek tüm dünyayı kuşatırım. Kalbinde zerre kadar imanı bulunanın canını ipek yumuşaklığında alırım. Dokunduğum her müminin bedenindeki ruh, bir kuş masumluğunda göklere çıkar. Allah’ın rahmet nazarı, onları sevgiyle kuşatır. Çünkü Allah insanları sevmektedir. Hayatını Allah’a adayanı, Allah adını gönüllerine taç edeni, cennetinin nimetleri ile onurlandıracaktır.
İNSANLARIN ÖLÜM HALLERİ
İlk esintim sabahın seherinde… Güneşi üzerine doğurmayan bedenler, tatlı esintim ile bir bir düşüyor… Sonra kuşluk vaktine ilerliyorum. İlmiyle amil olanlar. Ve cihat meydanı, yürekleri Allah aşkıyla yanan şehitler, gaziler, erler dokunuşumla bedenlerine elveda diyorlar.
Sırada tevbesiyle gözlerinde yaş olanlar var. Onlar da ellerini açmış günahlarından dolayı af ve bağışlanma diliyorlardı. İpeksi dokunuşumun etkisiyle oldukları yere yıkılıverdiler. Duaları onları Rablerinin sevgisine taşıdı. Yaptığı iyiliği başa kakmayan hayır sahipleri, gösterişten uzak, samimi ve içten yapılan iyilikler, Allah’ın rahmetine kavuşturdu.
Yetimleri, yoksulları koruyup gözetenler, zalimin karşısında hakkı ayakta tutanlar da naif bir dokunuşumla ruhları göklere yolcu oldu. Bunların yanı sıra, anne babasına saygılı genç, adaletli devlet başkanı, namusunu muhafaza edenler de göklere yolcu oldu. İyilerin ruhu, Allah’ın nefesiyle fani bedenlerini terk ediyor. Umut dolu gökyolculuğuna, kelebekler misali kanat çırpıyor. Kur’an-ı kerimde yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor;
‘’Şüphesiz, Rabbimiz Allah’tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: ‘Korkmayın, üzülmeyin, size vaat olunan cennetle sevinin!’ derler. (Fussilet,30)
KIYAMET KÖTÜLERE KOPACAKTIR
Sevgili Peygamberimiz (sav); ‘’Kıyamet ancak insanların kötüleri üzerine kopacaktır.’’ buyurmuştur.(Buhari, Fiten) Yani sadece kötüler kıyametin dehşetiyle yüz yüze kalacak.
İnkâr ettikleri o korkunç anı onlar yaşayacak. Gözleri dehşetle açılmış şekilde, feryat ve figanları gökleri inletecek. Kıyametin açık delilleri karşısında tir tir titreyerek kendinden geçecekler. Eyvah! Ervahlar olsun bize! Diyecekler. Kendimize yazık ettik. O kadar hakikate kör, sağır ve hissiz kaldık. Hani nerede içinde rahat yaşamak için en lüks evler, mobilyalar… Son model arabalarımız, yüzme havuzlarımız, kamelyaların olduğu; lavanta, nergis, nilüfer, sümbül çiçekleriyle süslü bahçelerimiz nerede diye feryat ve figan ederler. Ayet’i kerimede Allah teala;
“Melekler yüzlerine ve arkalarına vurarak ve ‘Tadın yakıcı cehennem azabını’ (diyerek) o kafirlerin canlarını alırken bir görseydin!’’(Enfal,50)
Mehmet AYDOĞAN
Geyve Haber
#