FOTOĞRAFLAR TAŞTA HAYAT BULUYOR
Karakalem resimle başladığı sanat yaşamına taş karolar üzerine yaptığı resimlerle devam eden Akmeşe, bu çalışmayı yaparken dişçilerin kullandığı frezelerden faydalanıyor. Akmeşe vatandaşların verdiği fotoğrafları siyah karolar üzerine işleyerek ölümsüzleştiriyor. Hasan Akmeşe, frezeyi kalem gibi kullanarak resmi karo üzerine kazıyor.
Röportaj yaptığımız Hasan Akmeşe şunları söyledi:
“Bu mesleğe başlamam, ortaokulda bir aşkla başladı. Bir arkadaş sınıflarında bir kızın resmini çizip panoya asmış, ben de teneffüste panoda o resmi görünce; ben de yapmam lazım dedim. O, bende bir heves oluşturdu. Sürekli karalamalar vs. ile bir yerlere getirmiştim. Daha sonra biraz daha ilerledikten sonra, okul hayatından sonra da bir mermer fabrikasına girdim. Orda çalışırken bir istirahat saatinde küçük bir parça granit taş bulmuştum. Onun üzerine can sıkıntısıyla bir gül yapmıştım. Çok güzel oldu. Gül olduğunu göre, resim de olur dedim. Porte vs. çalışmalar da olur dedim. Sonra patrona söyledim, böyle şeyler olabiliyor granit üstüne diye. O da dedi, o zaman şöyle tablolar yapalım; Mimar Sinan’ı, Selimiye’yi, Sultan Ahmet’i gibi. İlk çalışmayı da; Mimar Sinan’ın eski 10 bin liraların üzerindeki resmini, Selimiye Camisi ile birlikte 40×60 boyutunda büyük bir çalışma yapmıştık. Ondan sonra bu çalışmalar yürüdü gitti, ilerledi kendince.
Bu çalışmalarım devam ederken, fuarlarda, alış veriş merkezlerinde bir takım etkinliklerde de çalışmalarımı yaptım. Daha sonra bu çalışmalar devam ederken, idealimde, hayalimde iyi bir sponsor bulup; Çanakkale’de Çanakkale Savaşını granit üstünde, 100-150 metre büyüklüğünde yüksek, büyük granitlere o çalışmayı yapmak. Belki yıllar sürer ama istiyorum ki insanlar Çanakkale’ye geldiklerinde Çanakkale Savaşını granit üzerinde seyretsinler, öyle bir düşünce, bir hayalim var kafamda.
Bu işi yaptığımız zaman, herkese de aynı şeyi söylüyorum. İnsan hayatta sevdiği işi yapmalı. Belki getirisi az olur, çok olur, bilemem. Ama insan işini severek yapıyorsa çok güzel işlerde çıkıyor, çok farklı kapılarda açılıyor, çok güzel imkânlar da oluşabiliyor. Yeter ki insan severek yapsın, ruhani çalışarak yapmak lazım.
Ben de hep bu idealler peşinde gittim. Fabrikalara girdim ama oralarda çalışamam dedim. Ben kendi işimi, sevdiğim, aşkla yaptığım işi yapacağım dedim. Ben bu şekilde azmettim. Bu şekilde de gidiyor şuan.”
Recep ESER