Yenihaber Köşe Yazarından CHP'ye Mektup

Ali ARICI

Kılıçdaroğlu, partide bir özeleştiri süreci başlatacaklarını söyledi.

Bu yazıyı buna katkıda bulunması temennisiyle kaleme alıyorum...

Yerel seçimler uzun zamandır olduğu gibi yine beklentilerini karşılamadı CHP’nin...

Bu seçimde sağdan adaylar gösterdi ve bu adayların olduğu bölgede, CHP’nin oyları yükseldi.

Ancak, sağdan aday göstererek ya da sağa yaklaşarak siyaset yapmak, CHP açısından temelsizdir. 

Sağ’dan aday gösterdiği için CHP’ye oy verenler; 

CHP’nin sağa kaydığını düşündükleri için değil, CHP’nin "kendini değiştirme niyeti" olduğunu düşündükleri için oy verdiler.

Türkiye siyasetinin en büyük eksiği; 

sosyal demokrat bir partinin yokluğudur.

Üzülerek belirtmeliyim ki; 

CHP’liler kendilerini sosyal demokrat bir parti olarak tanımlasa da, onlar dışındaki seçmen kitlesi onları böyle görmüyor.

***

CHP’nin üç temel açmazı var.

İlki ve en önemlisi; 

CHP’nin Atatürk İlke ve İnkılaplarını referans alarak siyaset yapmaya devam etmesidir.

Sosyal demokrat bir partinin ideolojik bir duruşunun olması, sosyal demokrasi açısından anlaşılır değildir. 

Atatürk İlke ve İnkılaplarının sosyal demokrasiyi kapsadığı gibi açıklama ise, sadece açıklamayı yapanların inandığı bir argümandır.

CHP’nin kemalist tabanının dışındaki seçmen kitlesi, düne kadar "Atatürk" adı kullanılarak "ötekileştirildi".

Bu nedenle, ötekileştirmeden mağdur olanlar için kemalist söylem, kendi varlıkları için "kaygı" demek.

Partinin "Mustafa Kemal’in askerleriyiz" sloganlarını halen kullanıyor olması, kullanılmasını onaylaması; amaçlanan şeye terstir...

CHP; 

Hem Atatürkçü hem sosyal demokrat olamaz. 

Bu konuda bir karar vermeli.

2. husus, ekonomi meselesi.

CHP’nin ekonomiyi yönetemeyeceğiyle ilgili bir kaygı var toplumda ki bu çok anlaşılmaz bir duygu da değil.

CHP’nin hükümete yönelik ekonomik bir eleştirisi neredeyse yok gibi.

Olanlar da slogan düzeyinde.

"Devleti kuran parti mi ülkeyi yönetemeyecekmiş" söyleminin içi boştur, bunun halkta bir karşılığı yoktur.

İktidar olunduğunda ekonomiyi kimler, hangi ilkelerle yönetecek, bilmiyoruz.

Bu kadrolar mevcut ekonomik gidişatla ilgili ne düşünüyor, neye eleştiri getiriyor ve ne tür çözüm önerileri var bilmiyoruz...

Açıkçası böyle bir kadronun varlığından da şüpheliyiz!

3. Mesele ise, Kürt sorunu.

Bu konuda geçmişte yapılmış çalışmaları vardı CHP’nin.

Ancak bugün o çalışmaların çok uzağında.

Kürt sorununun çözümüyle ilgili hiçbir şey söylemiyor.

Ülkenin ekonomiden sonraki en önemli sorununa özgürlükler açısından değil de milliyetçi bir zihinle yaklaşmak, sosyal demokrat ruhu iğdiş etmektir.

***

Belki de en büyük handikap, oyu yüzde otuzlara yaklaşmış SHP’yi kapatıp CHP çatısı altında birleşmektir.

Belki de işe, CHP’nin kapısına kilit vurarak başlamak gerek.

Çünkü, CHP’nin önemli bir başka hastalığı; 

kendini devleti kuran pati olarak algılamaktan kurtaramaması,

Mezartaşlarıyla övünüyor olmasıdır...

***

Sevgili CHP yöneticileri;

CHP eleştirmiyor, kötülüyor...

Öneri getirmeyen, eleştirmeyen, bunun yerine başkasının kusurlarını "kötüleyerek" siyaset yapmaya çalışan bir partinin seçmende karşılık bulması mümkün değil...

İl eski Başkanınız Osman Nuri Zengin’in 

"CHP’nin sosyal demokrat bir parti olmaya niyeti var mı?" sorusuna verdiği cevapla bitireyim yazımı:

"Devekuşu’na Yük taşı demişler; Ben kuşum demiş. Uç öyleyse demişler; Ben deveyim demiş..."