Cuma Hutbesi-Din Samimiyettir
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.): “Allah’a karşı, Kitabına karşı, Peygamberine karşı, Müslümanların meşru idarecilerine karşı ve bütün Müslümanlara karşı samimi olmaktır.” diye cevap verdi.
Muhterem Müslümanlar!
İslam’ın özü olarak kabul edilen dört hadisten biri olan bu kutlu ifadeye göre; Din-i Mübin-i İslam’ı kabul eden her insan Allah’a iman ve kulluk, Kur’an’a tabi olma, Hz. Peygamberi (s.a.v.) örnek alma, yöneticilere karşı hakkı söyleme ve toplumsal görevlerini yerine getirme, sınıf ve statü farkı gözetmeksizin bütün Müslümanların ve hatta bütün insanların haklarına riayet etme gibi konularda ciddi bir samimiyet sınavına tabi tutulmuş demektir.
Buna göre ihlâs ve samimiyet, dinin özü, dindarlığın hülasasıdır,
İhlâs ve samimiyet, inancın, kulluğun ve itaatin sadece ve sadece âlemlerin Rabbi olan Allah’a özgü kılınmasıdır.
İhlâs ve samimiyet, bütün ibadetlerin, her türlü riya,
gösteriş ve çıkar kaygılarından arındırılıp sadece Allah rızası için yapılmasıdır.
İhlâs, Yaratıcısına gizli-açık hiçbir şeyi ortak koşmayan samimi imandır. İhlâs, dünyevi bir çıkar beklemeden sırf Allah rızası için yapılan kulluktur. İhlâs, Allah’a karşı olduğu gibi insanlara, canlı-cansız bütün varlıklara karşı gösterilen samimiyettir. İhlâs, nifak ve iki yüzlülükten uzak bir kalp safiyetidir. İhlâs, Allah rızasına göre hareket eden akıl ve kalbin karşılıksız garazsız amelidir. İhlâs, Hz. Mevlana’nın ifadesiyle olduğu gibi görünmek ve göründüğü gibi olmaktır.
Aziz Kardeşlerim!
İhlâs olmazsa, ruhumuzun miracına sebep olması gereken namazlarımız, bizleri kötülüklerden alıkoyamaz. İhlâs olmazsa oruçlarımız, artık bizim için bir kalkan değil, sadece açlık ve susuzluktan ibaret kalır. İhlâs olmazsa kurbanlarımız Rabbimize kurbiyete vesile olamaz, elimizde kalan sadece onların etleri ve kanları olur. İhlâsın yerini gösteriş, samimiyeti n yerini riya almışsa, sağ elimizin verdiğini sol elimizin bilmemesi gereken fedakârlıklarımızı herkes biliyorsa, o vakit sadakalarımız Rabbimize sadakatimizi ifade etmekten çok uzakta demektir. Gösteriş malzemesi yapılan sadakalar ömrümüze bereket getirmekten ziyade bizi çoraklaştırır. Riya ile safiyetini kaybeden ameller, Rabbimizin katında, üzerinde az bir toprak bulunan ve şiddetli yağmura maruz kalınca çıplak hale gelen kayaya benzer.
Kıymetli Mü’minler!
İhlâs ve samimiyet, sadece inanç ve ibadetlerimizde değil, insanlarla olan ilişkilerimizde de son derece önemlidir. Müslüman’ın Müslüman’a karşı samimi, içten ve gönülden davranması da dinin önemli bir ilkesidir. Zira müminin en önemli vasfı olan güvenilirlik ancak içten ve samimi davranışlarla sağlanabilir. Aile ve akraba ortamında, komşuluk ve arkadaşlık ilişkilerinde, iş ve ticaret hayatında, kısacası hayatın her alanında insanlara karşı içten ve samimi davranmak en büyük ahlaki erdemlerdendir. Bu erdemi kazanmanın en kısa yolu da her işimizde Allah rızasını ön planda tutmak ve O’nun her an bizi görüp gözettiğini aklımızdan çıkarmamaktır. İnsanları değerlendirmemizde ve eşyaya bakışımızda bu yaklaşım esas olursa dünyevi çıkar ve hırsların körüklediği pek çok olumsuzluk kolayca bertaraf edilebilir.
Değerli Kardeşlerim!
Halis ameller, riya ile gösteriş arzusu ile “desinler diye” yapılarak kirletildiğinde anlamını kaybeder. Samimiyet olmadan değerler, değerini yitirir. “Cömert” desinler diye infakta bulunan, “âlim” desinler diye ilim tahsil eden, “kahraman” desinler diye savaşan kimsenin çabasının Allah nezdinde hiçbir kıymeti yoktur. Hatta bu kimseler, sahte niyetlerle yapılan sahte amellerinden ötürü ahirette hüsrana uğrayacaklardır. Çünkü ihlâsı, samimiyeti bilmeyene insanlar “âlim” dese de hakiki cahil odur. Gönlünü Rabbinin rızasıyla zenginleştirmeyenin adı “zengin” olsa da hakikatte o, insanların en yoksuludur. Samimiyetsiz secdelerle âbid, dünyaya gönül bağlayarak zâhid, dünyalık için hicret ederek muhacir olunmaz. Gerçek muhacir dünyalıklara dair gönlündeki her şeyi terk ederek “ihlâs”a hicret edendir. Uzaklarda bir yerlerde boynu bükük bir halde ihlâs bizi bekliyor. Riyadan, kibirden, iki yüzlülükten uzaklaşıp samimiyetin kapısını ne zaman çalacağız? Kulluk gösterilerinden, gösteriş bağımlılığından, iyilikleri pazarlarda satmaktan uzaklaşıp ihlâs, samimiyet ve takvanın gönlünü ne zaman alacağız. Sahi yolculuğumuz nereye, bizler kimin muhaciriyiz?
Müslüman Kardeşlerim!
Allahü Teala Kur’an-ı Keriminde de ifade ettiği gibi Allah’ın azabından sadece O’nun ihlâslı kulları kurtulacaktır.
Hutbemizi Resül-i Ekrem Efendimizin (s.a.v.) bir duasıyla bitirmek istiyoruz: “Ey yücelik ve ikram sahibi, her şeyin Rabbi olan Allah’ım! Beni ve ailemi dünya ve âhirette her an sana ihlâs ve samimiyetle bağlı kıl!”
Mustafa Hamdullah ERGİN
GEYVE HABER
Kaynakça:
1- Kur’an-ı Kerim Bakara 2/264- Saffat, 38-40
2- Müslim, İman 95; Ebu Davud, Edeb,59
3- Müslim, İmare 152
4-Ebii David, Tefriu ebvabi’l-vir, 25
#