Ozan Bodur’dan Çanakkale Konferansı
Programa; MHP Geyve İlçe Başkanı Şerafettin Kaya, Ülkü Ocakları Geyve İlçe Başkanı İlyas Özdemir, Geyve MHP Meclis Üyeleri Sebati Koçsar ile Engin Toklu, MHP Geyve ilçe eski başkanı Ahmet Pehlivan, Sakarya Ülkü Ocakları Başkan Yardımcısı Suat Alemdar, MHP ve Ülkü Ocakları katıldı.
Program; Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın birlikte okunması ile başladı.
Ozan Özer Koç’un sazı ile çalıp yorumladığı kahramanlık şarkıları dinleyicileri coşturdu. Ülkü Ocağı Asena Teşkilatı’ndan Melisa Şahin “Çanakkale Geçilmez”şiirini yorumladı.
Yazar Ozan Bodur: “Çanakkale’de, Baba var,abi var,anne var. Menkıbe, Uydurma Hikâye ve Tarihi Olay arasında belirtilmesi gereken derin farklar vardır; Doğrudur, menkıbeler çok güzeldir, her birimizin Çanakkale deyince aklına yüreğimizi kanatan o sıcacık Çanakkale Menkıbeleri gelebilir ama unutmayın ki menkıbe, savaş sonrasında, dini motiflerle süslenerek dilden dile anlatılan halk hikâyeleri demektir. Yani bilimsel bir tabanla ve savaşın gerçekleri ile hiç alakası yoktur. Zaten gerçek olsa, adı menkıbe değil de başka bir şey olurdu. Menkıbe bizi anlatır, bize aittir, bir kültür değeri ve güzelliğidir ama gerçek değildir. Bilimsel Tarih anlatımı açısından baktığımızda bizi de burası ilgilendirmektedir; gerçek mi değil mi? Bunun için bir menkıbe anlatılırken bunun bir menkıbe olduğu ve tarihi gerçeklerle alakası olmadığı belirtilmelidir.
Maneviyat ve Çanakkale Savaşları arasında ki ilişki anlatılırken çok dikkat etmek gerekir; Yıllardır sürüp giden bir tartışmadır bu… Çanakkale Savaşları Maneviyatla mı Kazanıldı yoksa başka bir şeyle mi? Bu soru bana en saçma gelen Çanakkale Savaşları sorularından biridir. Her ordu kendisine ait olan bir inanç ve maneviyatla savaşır ve her zaferin ardında mutlaka o muzaffer ordunun inanç değerleri yatmaktadır. İnsanlık tarihi, inanç değerlerine sımsıkı bağlı olan orduların teknolojik olarak kendilerinden kat kat üstün olan orduları dize getirmelerini anlatan destanvari zaferlerle doludur. Kim ne derde desin, yapılan onca stratejik hataya, boş yere verilen binlerce kayba rağmen İkizi hezimet olan Çanakkale Zaferi de içinde maneviyatın yoğun olarak yer aldığı savaşlardan biridir.
Artık, Çanakkale de 253.000 şehit verdik ifadesinden vazgeçilmelidir, Çanakkale’yi büyük, unutulmaz ve bir destan yapan, kimliği, mücadelesi ve birlik ruhudur, rakamları değildir; Maalesef şehit sayısı meselesi de Çanakkale’nin diğer meseleleri gibi popülist tavırlara ve asparagas haberlere kurban giden bir meselesidir. Kulaktan duyma bilgilerle, derinlemesine araştırma yapmadan kalemi eline alan araştırmacıların(!)verdiği yalan yanlış rakamlar ve şehit sayısını fazla göstermek ile Çanakkale Destanının büyüklüğü arasında doğru orantı kurmayı başaran garabet harikası insanlar maalesef böyle bir kanının oluşmasına sebep oldu. Hâlbuki sanki şehit sayısı 1 milyon olunca Çanakkale daha büyük bir destan mı olacak? Çanakkale’yi büyük, unutulmaz ve bir destan yapan kimliği mücadelesi ve birlik ruhudur, rakamları değildir.
4-Son dönemde bazı basın organlarında yayınlanan ve Çanakkale Savaşına ait olduğu söylenilen, sözüm ona Mehmetçiği Çanakkale de aç bir şekilde savaşmış gibi lanse eden yemek listelerini ve imaları yayına taşımaktan vazgeçilmelidir. Çünkü Çanakkale de Mehmetçik genel olarak aç bir şekilde savaşmamıştır; Mehmetçiğin Çanakkale Savaşlarında yiyecek sıkıntısı çektiği tezi asılsızdır. Belge, bilgi ve hatıratlar çerçevesinde bu hususu incelediğimiz de karşılaştığımız sonuç; Osmanlı Ordusunun Çanakkale de yiyecek sıkıntısı çekmediğidir!
Çanakkale de Mehmetçiği bakımsız, pejmürde, teçhizatsız ve çıplak gibi gösteren meşhur ‘’Kahraman Türk Havacıları(!)’’ resmi basılarak ‘’bakın Çanakkale de askerlerimiz bu yokluk içinde bir zafer kazandı’’ söylemi ve buna benzer ifadeler terk edilmelidir; Çanakkale Savaşı on dört ay boyunca sürmüştü, yani savaşın başında gelen bir asker Gelibolu da dört mevsimi görmüştü..Yazın yakıcı ve bunaltıcı bir sıcak, sonbahar da siperleri bile basan sellere neden olan yağışlar, kışın sert ve çetin hava şartları, soğuk havalar ve tabii giyinme ve barınma tedbirlerinin yetersizlikleri dolayısıyla bu hava şartlarının neden olduğu hastalıklar.
Sevgili dostlar, Tarih bir milletin hafızasıdır! O millet kendi tarihine ne kadar soğukkanlı ve gerçekçi yaklaşırsa ileri de aynı şeyleri yaşaması o denli zordur. Biz Çanakkale Savaşlarına dair işin hep kolay yanına, ruhumuzu ve gururumuzu okşayacağı, bize dayanaksız heyecanlar yaşatacak taraflarına dikkat çekiyoruz.
Elbette Çanakkale müthiş bir destandır, fakat bu destanın başkentini düşmandan korumak zorunda kalan bir ordu tarafından yazıldığını sakına unutmayın, yani biz bu destanı olası bir savunma savaşı olarak yazmışız, ne acı bir durum… Bunun için doğru, objektif, tarafsız bir mercekle olaylara bakıp, tarihimizi yorumlamalıyız, ne güzel demiş Dede Osman;’’incir ağacından oklava, arpa unundan baklava olmaz’’ diye… Tıpkı bu sözde ki incelikte olduğu gibi; tarihini doğru okumayanlardan, bilime ters düşenlerden, ,araştırmayanlardan da büyük millet olmaz…”şeklinde konuştu.
Yapılan çekilişte hediyeler verildi. Yazar Ozan Bodur ile Ozan Özer Koç’a plaket verildi.
Mustafa Hamdullah ERGİNGEYVE HABER