Cuma Hutbesi-Kainat Emanettir
Rabbimiz kâinatı en güzel şekilde ve mükemmel bir düzende yaratmıştır. Canlı cansız her şey bu düzen içerisinde hayatını devam ettirir. Her varlığın yaratılmasında bir hikmet vardır. Hiç bir şey boş, sebepsiz ve görevsiz değildir. Bütün mevcudat bu sistem içerisinde görevini yerine getirirken lisan-i hal ile Yüce Yaratıcıyı tesbih eder. İnsanlar tarafından müdahale olmadıkça bu ilahi program bozulmadan devam eder.
Dünya ve ahiret saadeti için bize yol gösteren dinimiz hem sosyal hem de doğal çevremiz hakkında bize bir takım görevler yükler. Nasıl ki insanların maddi ve manevi sıkıntılarını gidermek inancımızın bir gereği ise içinde yaşadığımız dünyamızı imar etmek, korumak, güzelleştirmek, kirlenmesini ve bozulmasını önlemek de dini sorumluluğumuzun bir gereğidir. Ortak kullanım alanlarımız olan sokak, park ve bahçelerde temizliğe dikkat etmezsek, üretirken ve tüketirken ölçülü davranmayıp tabiata zarar verirsek, Allah indinde sorumlu oluruz. Müslüman’a yakışan zarar vermek değil, zararı ortadan kaldırmaktır. Zira Efendimiz (s.a.v)’in işaret ettiğine göre insanları rahatsız eden bir şeyi yoldan kaldırmak, sadaka vermek gibi sevaptır.1 Hayata olumlu katkı sağlayacak davranışlar güzel ameller olarak değerlendirilir.
Peygamberimiz (s.a.v) birçok hadis-i şeriflerinde insanların ve hayvanların yararlanacağı hizmetleri yapanların dünyevi ve uhrevi kazancını bizlere müjdelemektedir.
Muhterem Müslümanlar!
Efendimiz “Kıyamet kopmaya başladığında, birinizin elinde bir ağaç fidanı bulunsa, kıyamet kopmadan onu dikmeye gücü yeterse, hemen diksin”(2) sözleri ile çevremizi güzelleştirmeye teşvik eder. Başka bir hadis-i şerifinde ise: "Herhangi bir Müslüman bir ağaç diker veya ekin eker de ondan kuş, insan veya hayvan yerse mutlaka bu onun için bir sadaka olur"(3) buyurarak aynı konuya tekrar tekrar dikkat çeker. Bu zaviyeden olarak susuzluk çeken bir hayvana verilecek su, belki birçok günahın affına sebep olacaktır.
Değerli Mü'minler!
Rabbimiz bir ayet-i kerimede: “Yeri de yaydık, ona sabit dağlar yerleştirdik ve orada ölçülü (bir biçimde) her şeyi bitirdik. Orada hem sizin için, hem de sizin rızık vermedikleriniz için geçimlikler meydana getirdik. Hiçbir şey yoktur ki hazineleri yanımızda olmasın. Biz onu ancak belli bir ölçüyle indiririz”(4) buyurarak dünyanın, bütün canlıların hayat şartlarına uygun yaratıldığını bildirmektedir. O halde İlahi kudretin takdir ettiği bu düzeni bozmamak başlıca görevimiz olmalıdır. Zira tabii dengenin bozulması demek havanın, suyun zehirlenmesi, canlıların neslinin tükenmesi, göllerin kuruması, yeşilliklerin ve ormanların yok olması, gıdalarımızın bozulması demektir. Yok olan ormanlar, kuruyan göller sadece orada yaşayan hayvanların sonunu getirmez, neslimizin geleceğini de tehdit eder. Kendimizden, evimizden veya işyerimizden bilinçsizce attığımız zararlı maddeler gerçekten bizden uzaklaşmazlar; felaket olur hayatımıza geri dönerler.
Dünyadan nasibimizi alırken hakkımızdan fazlasına göz dikmeden geleceğe karşı sorumlu olduğumuzu bilmeliyiz. Yüce Yaratıcının koymuş olduğu mizanı bozmadan nimetlerden faydalanmalıyız. Bu hayatın hesabının sorulacağını unutmamalıyız. Hutbemi bir ayet meali ile bitiriyorum: “ Allah’ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma. Allah’ın sana iyilik yaptığı gibi sen de iyilik yap ve yeryüzünde bozgunculuk isteme. Çünkü Allah bozguncuları sevmez.”(5)
Kaynakça: 1- Müslim, Mesacid, 57, 2- Ahmed, III, 191, 1843 Buhari, Hars ve Muzaraa, 1; Müslim, Müsakat, 24 Hicr Suresi.15/19-21 5 Kasas Suresi, 28/77
Mustafa Hamdullah ERGİN
hamdullahergin@gmail.com
GEYVE HABER